İlk, mahallede uzak durulur onlardan.
Ardından ilkokulda.
Sonrasında ise ortaokul ve liselerde.
Zaten çoğunluğu üniversite okumaz, daha doğrusu okuyamaz.
Çünkü yaşamları mücadele içinde geçer genelde.
Önce ayakkabı boyarlar, kışın soğuğunda titrek elleriyle.
Sonra kalem tutması gereken minik elleri boya fırçası sallar.
Onlar Rumeli’de ki, Balkanlar’da ki adıyla kızanlar, kızçeler..
Bizim roman çocuklarımız..
Benim çocukluğumda da böyleydi, şimdilerde de böyle..
Çocukluğum roman çocuklarının arasında geçti, hiçbir zaman onları kendimden ayrı görmedim.
Çünkü onların içi dışı bir, benim de öyleydi.
Onlar samimiydi, içtendi..
Kapı gıcırtısına da oynadık beraber, talikanın peşinden koşup, birlikte at arabasına da bindik..
Kime ne ki ?
İnsanlar nereli olduğumu sorup, şuralıyım dediğimde, e sizin oralarda da roman çoktur demişlerdi hep.
Bende, onlar öyle dediklerinde hafifçe tebessüm ederek, roman çocuğuyum diyerek insanları kibarca bozmayı adet edinmişimdir.
Nereli olduğumdan sonra, nerede oturduğuma da burun kıvıranlar oldu sıklıkla.
- İzmit’te nerede oturuyorsun ?
- Kozluk.
- Aaa Aynalıkavak’a yakın mısın ?
-Evet dibindeyim. 7 gün 24 saat istediğim saatte mahallenin içinden geçer, çıkar giderim.
-E nasıl, sıkıntı yaşamıyor musun? Gibisinden sorular demeti gelir, bu konuşmaların ardından.
Sorular bitmez, tükenmez elbet.
Tam bu soruların içindeyken, romanlara olan toplumun önyargısı arttıkça artar.
Onların elinden tutmak gerekirken daha da kenara itilirler hep.
CHP’nin Kozluk Mahallesi’nde ki parti neferlerinden Hüseyin Akbulut aradı.
Konu ile ilgili hassasiyetini dile getirdi.
Roman çocuklarının öteki görüldüğünü, toplumun her alanında sıkıntılar yaşandığını dile getirdi.
Üzülerek dinledim.
Sonrasında düşündüm ve dedim ki bir milim mesafe kaydedememişiz.
Nereli olduğum ve nerede yaşadığımla ilgili bile bu kadar insanlar önyargılıyken roman çocukları ne yapsın ?
Siz soru sordukça ben daha çok Kozluklu, daha çok Serdarlı daha çok Yenidoğanlı olacağım…