Nitelikli, kültürlü, donanımlı insanlar, hangi görüşten olursanız olun politikaya ucundan kıyısından bulaşın.
Ülkenin size ihtiyacı var.
Bu tespit, bir gerçek !
8 yıllık gazetecilik yaşantımda, 2 çok önemli kazanımım oldu.
Bunlardan biri özeleştiri kültürümün gelişmesi diğeri ise önyargılarımın tükenmesi oldu.
Yapım gereği çocuk yaşlardan itibaren özgüveni yüksek bir insan oldum.
İlkokulda sınıf başkanı oldum.
Ortaokulda, okulun bando takımının majörü (lideri-yöneticisi) oldum.
Lisede ise Keşan Uğur Dersanesi’nin Sözel 1.si oldum.
Zaman zaman bunları başarırken ayaklarım yerden kesildi.
Ama en büyük avantajım aynı zamanda bir esnaf kültürü ve terbiyesi ile yetişmem oldu.
Taksici Metin’in oğlu, demirci Hakkı Usta’nın torunu zaman içerisinde büyüdü, gelişti ve 18-19 yaşında tesadüfen değil, söke söke gazetecilik mesleğine bulaştı .
Gazeteciliğe başlamamızın nedeni ise yapacak iş bulamayışımız değil, gazetecilik mesleğini hem mektepli hem de alaylı şekilde yapma isteğimiz oldu.
Belki de yaşantımda en önemli kırılma noktalarından bir tanesi ise rol-model olarak örnek aldığım birilerinin olmasıydı.
O kişi, annemin kuzeni Berna Semiz Ergüntan ablamdı.
Benim için abla fakat o dönemlerde genç bir gazeteci, başarılı bir yönetmen ve Uğur Dündar’ın asistanıydı.
Aradan yıllar geçti, rol-modelim önce AKPET’in Kurumsal İletişim Danışmanı, ardından ise cumhuriyet döneminin örnek kurumlarından Anadolu Sigorta’nın Halkla İlişkiler Müdürü oldu.
Tabi o süreçte stajyer gazeteci olan Orçun Oğuz, mesleğe başladığı ilk yıllarda bir gün, o dönemin Referans Gazetesi’nin Genel Koordinatörü, bugünün Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent’i ziyarete gitti.
Sefer Levent ağabeyinden; “Orçun İzmit’te kal ve ekonomi gazeteciliğine” yoğunlaş tüyosunu aldı.
O gün bugündür, Dünya Gazetesi altyapısının da etkisiyle çalışma alanımız daha da netleşti.
Durum tespitleri ve kısmen hayat hikayemiz bir yana hayatta en büyük kazanç, özeleştiri…