İşin özeti, ülkemizdeki siyasi tablonun eseri; AKP karşıtlığı sonucunda CHP’de birleşen sol, sosyal demokrat, merkez sağın cumhuriyetçi ve laik kesimi.
2002 yılında tüm kesimlere alternatif olarak çıkan fakat sonrasında CHP karşıtlığına ilaveten merkez sağın muhafazakar Anadolu bloğunu arkasına alan, ayrıca dindar Kürt kökenli vatandaşlarımızın desteğini alarak ortaya çıkmış bir parti; AKP.
Türkiye siyasetinin son 12 yıllık sıkışmışlığını özetlersek, yukarıda ki cümlelerden dem vurmak gerekebilir.
Bunların dışında, her dönem kurultay partisi olarak nitelendirilen CHP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından baskın bir kurultaya gitmiş ve Kemal Kılıçdaroğlu beklediğinin altında bir destekle tekrardan genel başkanlık koltuğuna oturmuştu.
CHP’de dinamiklerin ve kanatların asıl çarpışması ise 2015 Genel Seçimleri’nin ardından olacak.
Çünkü güçlü bir ihtimal olarak, 30 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak girdiği seçimde yüzde 40 gibi ciddi bir oy alan Mustafa Sarıgül, milletvekili olacak. (Çok partili dönemde, CHP’nin oy oranı rekoru diye biliyorum)
Sayın Sarıgül’ün 2015 genel seçimlerinin ardından parti içerisindeki konumunun daha güçlü bir noktada olacağını tahmin ediyorum .
Bunlara ilaveten CHP, önümüzdeki genel seçimlerde tek başına ya da koalisyon ortaklığı seçeneği dahil, iktidar olamadığı takdirde, genel başkan Kılıçdaroğlu’nun koltuğu çok ciddi bir biçimde sarsılacaktır.
Burada 2 ayrı güç, net olarak 2 ayrı adayın genel başkanlık için yarışması muhtemeldir.
Bunlardan bir tanesi geçtiğimiz aylar içerisinde aday olan Sayın Muharrem İnce, bir diğeri ise Şişli eski Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’dür.
Muharrem İnce daha çok ulusalcı, Kemalist kesimlerin adayı olacak Sarıgül ise muhtemelen daha çok sosyal demokrasi söylemlerine başvuracaktır .
Sonuç ne olursa olsun, yarışın ardından her 2 isminde CHP’den kopacağını düşünmüyorum.
Çünkü 2019’da yapılacak olan seçimlerde, lider adaylarına sadece 1 koltuk değil (Başbakanlık), 2 koltuk (BB. Ve CB.) vaat edilecektir.
1980’li yıllardan itibaren sosyal demokratlar hep bölünerek kaybetti.
Bunun en somut örneği ise 1994 yılında yapılan yerel seçimlerdir.
Konu başlığımızın yerel kısmına dönecek olursak, geçtiğimiz günlerde CHP’nin eski il başkanlarından önemli bir isimle sohbet ediyorum..
Konu birden genel siyasete döndü.
Çok ilginçtir ki o başkan, “Orçuncum zaman zaman köyleri dolaşıyorum. Halktan, muhtarlardan çok ilginç tepkiler alıyorum” dedi.
“Hayırdır başkan” dedim ?
“Ben Sarıgül’ü günahım kadar sevmem ama nereye gitsem, köy muhtarları bana Sarıgül’ü ne zaman getiriyorsunuz, iktidar olma niyetiniz yok mu?” diyor.
“Açıkçacı çok ama çok şaşırıyorum” dedi.
Bu kez neden şaşırdığını sorunca ?
“Ya adam baksana, İstanbul’dan tüm muhtarları telefonla arıyor, onlara dönem dönem özel günlerde hediyeler bile gönderiyormuş” dedi.
Açıkçası bende duyunca çok şaşırdım .
CHP’nin geleceği açısından en az 2015 genel seçimleri kadar, ondan sonra kopacak fırtınalarda çok önemli.
Benden söylemesi .
Ama şu bir gerçek ki, Türk siyaseti önümüzdeki 1 yıl içerisinde çok şeylere gebe.