Hepsi sadece milyonlarca.
Üzerine biraz emperyalizm sosu..
Sözde devrimci harekete mensup..
Ama cebinde İphone’u olan tam bir anti-emperyalist..
Sonra kucağında twit attığı bilgisayarı ile tam bir Mahir..
Giderek yabancılaşıyoruz.
Burada karşı çıktığım “milli” olmaktan uzak, giderek yabancılaşmamız.
1990’lı yıllarda önce televole kültürü esir aldı toplumu.
Ardından ise bilgi çağı ve internet.
Aynı aile içerisinde bile insanlar birbirinin yüzüne bakmıyor.
Tarımı da yabancılar ele almış.
İthalat Anadolu’nun ruhunu esir almış.
Dedemden kalma evde ne oturan var ne de bıraktığı tarlalarda çiftçilik yapan.
Geriye göç desen yok denecek kadar az.
Babamlar 8 kardeş, birisi bile çiftçilik yapmıyor.
Ülkede çiftçilik mi kaldı ki ?
CHP İstanbul Mv. Sayın Süleyman Çelebi’nin basın toplantısına katıldım.
Çelebi, tarımla ilgili; “AKP döneminde Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna’dan buğday, İngiltere ve Hırvatistan’dan arpa, Gürcistan’dan saman, ABD, İtalya, Yunanistan, Mısır, Çin, Pakistan, Hindistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Brezilya’dan pamuk, Arjantin, Paraguay ve Uruguay’dan soya, Mısır, Etiyopya, Bagladeş ve Çin’den kuru fasulye, Kanada’dan yeşil mercimek ve nohut, Bulgaristan’dan ise kurbanlık koyun ithal edilmiştir” diyerek aslında durumu özetliyor.
Durum gerçekten vahim.
Hadi Türkiye’nin 30-40 yıl önce en azından bir kimliği vardı.
Tarım ülkesiydik.
Şu anda sanayi ülkesi olmaya çalışırken tarımsal kimliğimizi de giderek kaybediyoruz.
Bu partiler üstü bir konudur.
En azından ekonomi öyle olmalıdır.
Milli kalkınma modelleri toplumun tüm kesimleri ile milli mutabakat halinde benimsenmelidir.
Ülkemizde yaşayan her yurttaşın bu konunun üzerinde kafa yorması gerekir.
Sanayi montaj sanayisi.
Tarım ithalata dayalı.
Milli araba desen hala “Anadolu”..
Ana doldur misali..
Neyse kafanızı çok şişirmeden herkese mutlu bir hafta sonu diliyorum..