Ahde vefanın ne olduğunu, saygının ve edebin ne anlama geldiğini bilen birisi olarak hep sabrettim.
Benimle açıkça cenk edenlerle elbette savaştım.
Masaya konulduğumda sözde arkadaş dediklerimizin hakkımda siyasi linç kararı verilirken dilleri lal olduğunda dahi onları ifşa etmedim.
Ama ilahi takdir öyle bir tecelli etti ki birçoğunu hak ile yeksan etti.
Bunların içinde kimi ilk beşi beklerken listeye bile giremedi.
Kimi ayakları yere basmadan gezerken, mikrofonu eline aldığında havasından geçilemezken birden vekilliği elinden alınıverdi, şapa oturdu.
Kiminin evladı umduğunu bulamadı.
Kimi bakanlıktan alındı.
Bir diğeri atamayla geldi, d..üne tekmeyi yiyerek silinip gitti.
Asıl başpehlivan ise eski mesleğine dönerek hastalarına “biraz öksür” demek zorunda kaldı.
Bunların hepsi ederi kadarını buldu.
Benim gibi yüzlerce insanın ahının sonucuydu bunlar.
Bu insanlar hala daha sabrediyor, konuşulması gerekenlerin ancak binde birini konuşuyorsa tek sebebi yekdiğerlerinde olmayan vefa duygusudur.
Sadece muhataplarını değil, onların evlatlarını, yakınlarını, dost ve arkadaşlarını psikolojik olarak yıpratan, onların beddualarında barınan bu şahsiyetlerin elbette ödeyecekleri bir bedel olacaktı.
Bu bedeli ödüyorlar şimdi.
Hepsi bitti mi?
Elbette bitmedi.
Yeniden vekil olabilirler, bizler mağdur olurken onların maaşları tıkır-tıkır işleyebilir, kendileri, aileleri, damatları, kayınbiraderleri bir 4 yıl daha sefa sürmeye devam edebilir ancak zamanın onlara ne sürprizler hazırladığını ancak ve ancak Allah c.c Hazretleri bilir.
Benim inancıma göre tarih bu tür hak tokadına çok şahit olmuştur ve bundan sonra da şahitlik etmeye devam edecektir.
Bize düşen bunca yapılanları unutmamak ve hak edene hak ettiği şekilde muamele etmektir.
Bunu ancak sandıkta yapmamız mümkün.
Bizim inancımızda dinimize, namusumuza, ekmeğimize, vatanımıza bir saldırı olmadıkça şiddet uygulamak olmadığına göre vereceğimiz en büyük ceza sandık da olmalıdır.
“İstemediğimiz, bizlere zararı dokunmuş insanların bir miktarı zaten belasını bulmuştur, bundan sonrası önemli değildir” deyip kenara çekilmek ve ders alması gereken diğerlerine haddini bildirmemek en hafif tabiriyle korkaklıktır, vaz geçmişliktir.
“Tarihi cesur liderler yazar” derken bunu bir şahsa bina etmek, kendimizi cesaretsiz şahsiyetler olarak kabullenmek korkaklığın dik alasıdır.
Herkes ama herkes eğer gerekli vasıfları taşıyorsa çevresindeki dostları, arkadaşları veya ailesinin bir lideridir.
O halde cesur bir birey olarak liderlik görevimizi yaparak bize ait olan tarihimizi yazmak zorunluluğumuz vardır.
Öyle sinerek, benim sorunum bitmiştir diyerek kenara pısmak veya pes etmek yüreğinde gram miktarı cesaret taşıyan hiç kimseye yakışmaz.
Önümüzdeki seçim kafası az çok çalışan herkesin görmesi gereken ve Türkiye’ nin nereye sürüklenmek istendiğini sorgulayıp öylece sandık başına gitmesi gereken bir seçimdir.
Milletvekili profillerine de dikkat ederek ancak “bizi bu dertlerden kim kurtarabilir” sorusunun en çok öne çıkarılması gerekilen ve bu soruya vicdanımızda vereceğimiz cevapla tercihimizi yapmamız gereken seçimdir.
4 yılın muhasebesini vicdanımızda dürüstçe yapmalıyız.
Terör örgütünün kazanımları neler olmuştur?
Ekonomi ne durumdadır?
İşçi, Emekli, Memurun refah seviyesi ne durumdadır?
Esnafın borç batağında olmasının sebebi nedir?
Yüzbinlerce insan neden kredi batağındadır?
Niçin Dünya’ nın en pahalı petrolünü biz tüketmekteyiz?
İşe alımlarda yapılan adam kayırmacılık sonucunda mağdur olan bizim evlatlarımızın durumu ne olacaktır?
İşsizlik oranı neden günden güne artmaktadır?
Daha onlarca sorunun cevabını vermek zorunda olarak gideceğimiz sandıkta kendi heva ve heveslerimiz mi önemlidir yoksa Vatanımızın geleceği mi?
Bu seçimler Türk milletinin en büyük sınavıdır.
Bu sınavdan başarıyla geçmemiz için gerekli olan sadece ve sadece son yıllardaki gelişmeleri iyi analiz etmek ve damarlarımızda dolaşan asil kanın beyin hücrelerimize varmasını sağlamaktır.
Bir oy deyip gelip geçtiğimiz, alternatif mi var diye savuşturduğumuz, bir kez daha fırsat verelim diye vurdumduymazlık yaptığımız her düşünce bu ülke insanının geleceğine pranga vurmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır.
Kuruluşundan sonra savunduğumuz davanın akamate uğradığının, içeride binlerce kalkınmacının cirit attığının farkında olmayanlara diyecek sözüm yoktur.
Sözüm farkında olan beyinlere ve dur diyebilecek yüreği olanlaradır.
Allah milletimize zeval vermesin.
Milletimize kast edenlere ve onlara payanda olanlara da akıl fikir versin.
Kalın sağlıcakla.