Alevi vatandaşlarımızı temsil maksadıyla Reha Çamuroğlu’ nu partinin milletvekili yapan o günün Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan bugün Cumhurbaşkanı olarak yine eski partisinin seçimlerden zaferle çıkması için olanca gücüyle mücadele ediyor.
Ancak halen Ak Parti’ li olan Reha Çamuroğlu’ nun Türey Köse’ ye verdiği mülakatta çok çarpıcı açıklamalarda bulunuyor.
Diyor ki; Partinin, benim de arzu ettiğim yönde biçimlenmesi için uğraş verdim, kaybettim. Gül de, Arınç da, Babacan da kaybetti. AKP, artık sadece Erdoğan’dır. Türkiye’de siyaset boğazına kadar iftiraya, pisliğe battı. Sadece bu nedenden bile Gül’ün, Arınç’ın, Babacan’ın çok daha dikkatli davrandıklarını düşünüyorum. Ahlak, namus duygusu olmayan, insanların bireyselliklerine saygısı olmayan bir saldırgan ekip iktidar blokunun önemli bir kısmına yerleşti. AKP’nin çok ciddi bir çöküş yaşama ihtimali var. Sokakta ‘Bu millet seni Cumhurbaşkanı da yaptı, yeter’ tavrı görüyorum”
Çamuroğlu, hâlâ AKP’li.
Beyanlarındaki gerçeklilik birçok kişiyi rahatsız etse de bir o kadar fazla kişiyi de dillerine tercüman olduğu için mutlu ediyordur.
Defalarca yazdık, çizdik, ifade etmeye çalıştık.
Kocaeli siyaseti cenahından birçok örnekler vererek kuruluş aşamasındaki felsefesinden ne denli uzaklaştığını dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.
Partinin içine öbeklenen menfaat gruplarına dikkat edilmesini, Civelek ile başlayan kırılmaların geri dönüşü olmayacak hale geldiğini, bazı Belediye Başkanlarının egoları sebebiyle vatandaşın partiden nefret eder hale geldiğini kimseden çekinmeden yazdık.
Bazıları dilimizin keskinliği sebebiyle bizi eleştirdi, savcılıklara şikâyet etti ancak ifade ettiğimiz hususlardaki haklılığımızı o kadar fazla Ak Parti’ li olan arkadaşlarımız önemsedi ve bizi tebrik etti ki bu da yaptığımız eleştirilerin yerinde olduğunu, dikkate alındığında çok olumlu uyarılar olduğunu zamanla gösterdi.
Mahmut Civelek’ in, Aziz Alemdar’ ın, Ali Haydar Bulut’ un ve daha nicelerinin bu partiye verdiği zararı diğer siyasi parti mensupları bile vermedi dedik.
Bugün geldiğimiz noktada Mahmut Civelek listeye giremedi.
Aziz Alemdar tekrar başkan olamadı.
Ali Haydar Bulut ise tekrar başkanlık koltuğuna oturtulduğu günden bu yana ne gözle görülür bir hizmet etti ne de vatandaş ile temas kurabildi.
İlk yaptığı Çenesuyunu satacağım, enkaz devraldım, bu borçlarla hizmet olmaz teranesi, sonrasında da makam arabasını satmak ve makam mobilyalarını değiştirmek oldu.
Kamuoyuna hiçbir açıklama yapma gereği duymadan 60 Evlerdeki Türk Bayrağını yerinden söktürdü, insanları öfkelendirdi.
Şimdi gelen tepkiler sonucunda yerine proje ürettiğini ifade ederek bir şeyler yapmaya başladı.
Kamuya ait binalara partisinin afişlerinin asılmasına müsaade ederek, billboardlara hükümetin icraatlarını astırarak tüm seçimlerde diğer siyasi partilere ayrılan alanları işgal etti.
Yine gelen tepkilerle bu kararından da dönmek zorunda kaldı.
Yani anlayacağımız tıpkı geçmiş dönemdeki gibi başına buyruk hareket eden, vatandaşla diyaloğa girmeden dediğim dedik-çaldığım düdük misali hareket eden Ali Haydar Bulut hem kendisine hem de partisine zarar vermeye devam ediyor.
İşte Reha Çamuroğlu gibi Türkiye ölçeğinde durum değerlendirmesi yapan şahsiyetler gibi bizlerde Kocaeli ölçeğinde gördüklerimiz, duyduklarımız ve bizatihi şahit olduğumuz hususlarda hem eleştiri hem de değerlendirmeler yapıyoruz.
Ne kadar dikkate alınıp alınmadığını ise gelişen olaylar bize hissettiriyor.
Rahatsız olanlar kendi pozisyonlarını düzeltmek yerine başka işlere tevessül ediyorlar, haklı eleştirilere açık olanlar ise açıp telefonu uyarılarımız için bizlere teşekkür ediyor.
Biz kimsenin düşmanı falan değiliz.
Partinin içinde öbeklenen menfaat gruplarını ilk dillendiren de biz değiliz ancak nedense başka bir dille ifade ettiğimizde eleştiriye tahammülü olmayan şahsiyetler en çok bizden muzdarip oluyorlar.
Onlarca köşe yazısı, yüzlerce haber küpürü sunarım haddi aşanlar hakkında.
Kaptajlardan, araç satışlarına kadar her bilgiyi gözümü kırpmadan delilleriyle sunarım önlerine.
Ama biz isteriz ki bunlara gerek kalmadan kendileri görsünler yaptıklarını ve yaptıklarının başkaları tarafından gözlenmediğini, delillendirilmediğini sanarak çüçük işlere tevessül etmesinler.
Kocaeli’ de ne var ne yoksa bir telefonla duyuluyor.
Küçücük bir telefonun içine o kadar teknoloji sığdırılmış ki kimse ne yaptığından, ne konuştuğundan başkasının haberi olmadığını zannetmesin.
İletişim çağında yaşadığımızın farkında olalım ve ağzımızdan çıkan kelimelere dikkat edelim derim.
Bizim için sorun yok.
Nasılsa söylemek istediğimizi açık bir dille ifade edebiliyoruz ve bunu tüm kamuoyuna açık bir şekilde yapıyoruz.
Asıl dikkat etmesi gerekenler biraz daha temkinli olsunlar ve seçim arifesinde partilerini çok zor duruma düşürecek davranışlarına bir son versinler derim ve bu günkü sohbetimizi kapatırım.
Ne demiş üstat?
Üstüme söverek gel, bayılırım; fakat sövmen bir fikir öfkesine, bir düşünce sinirine bağlı olsun...
Böyle gelebiliyor musun?
Sen, yalnız kendine oyuncak edindiğin mukavva Dünya içinde sahte gerçekler imal edip bunları insanlara yutturmaktan anlıyorsun!
Güvenle gel, biterim; öyle ki, hiçbir desteğin olmasa da güvenindeki heybet bana yeter?
Böyle gelebiliyor musun?
Sen yalnız, aslanın iki ayağı arasına sığınıp, faaliyetine engel gördüğü kediyi rapor eden sıçana benziyorsun!
Kalın sağlıcakla.