İddia edildiği gibi hizmet de değil.
Tayyip Erdoğan’ın yüreğiyle kimse başa çıkamıyor.
Tayyip Erdoğan’da öyle bir çene var ki, haksızken bile haklı çıkıyor.
Yeri geldiğinde 1946’lı yıllara kadar gidip lafı döndürüp dolaştırarak halkı, CHP’nin din karşıtı, İmam Hatipleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatmayı düşünen bir parti olduğuna yine inandırdı.
Türk halkının önemli bir bölümü inancı söz konusu olduğunda cebindeki parayı bile düşünmez.
Asgari ücretin 1500 TL olması ya da emekliye yılda iki maaş ikramiye gibi çarpıcı projeleri bile gözleri görmez.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu seçim startının verildiği günden beri kimseyle polemiğe girmiyor, sadece projelerini anlatıyor.
Birkaç hafta öncesine kadar CHP’nin oy oranının çok yükseleceğine dair yaygın bir kanaat vardı.
Fakat Tayyip Erdoğan, CHP’ye, Kemal Kılıçdaroğlu’na din üzerinden ve altın kaplamalı klozet üzerinden yüklenerek bu çıkışa dur dedi.
Mesela Kemal Kılıçdaroğlu kendisine altın kaplamalı klozet konusunda rest çeken Tayyip Erdoğan’a restle karşılık veremedi.
Oysa hemen çıkıp ‘istediğin TV kanalında çık karşıma o altın kaplamalı tuvaletin yerini sana söyleyeceğim. Cesaretin varsa gel’ diyerek meydan okumalıydı.
Kılıçdaroğlu ezilince AKP’den soğuyanların büyük bölümü de demek ki ‘Saray’da altın kaplamalı tuvalet yok. Kılıçdaroğlu yalan söylemiş. Tayyip Erdoğan’a iftira atıyorlar’ diye düşündü.
Eğer bir kere yalancı damgası yerseniz söylediğiniz her şeye ister istemez kuşkuyla bakılır.
Tayyip Erdoğan sık sık ‘kuru sıkı atıyor’ diyerek Kemal Kılıçdaroğlu’na öldürücü darbeyi de vurdu.
Tayyip Erdoğan arka arkaya çok iyi planlanmış akılıca hamleler yapıyor.
Kılıçdaroğlu’da tuhaf bir şekilde susuyor.
‘İmam Hatipleri, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kapatmayacağım. Bu yalanlara inanmayın. Kuru sıkı atıyorlar, başkalarını da kendileri gibi zannediyorlar’ diyemedi.
Herhalde 8 Haziran’da diyecek!
Israrla ‘Demokrasi getireceğim’ diyor.
Böyle giderse bırakın bir şeyler getirmeyi, 7 Haziran akşamı CHP’nin başından gidecek.
Tayyip Erdoğan ‘Katil bunlar, teröristler, dağdan emir alıyorlar’ gibi onlarca vurucu sözle HDP’ye de öldürücü darbeyi vurdu.
Yine MHP’nin çıkışına da binbir abartılı sözlerle dur dedi.
Oysa zaman zaman aynı sertlikle karşılık verilmesi ve yalanlarını yakalayıp sık sık o yalanı tekrarlayarak Tayyip Erdoğan’ın inandırıcılığına gölge düşürülmeliydi.
Tayyip Erdoğan’ın her söylediği doğru değil, hatta pek çok sözü çok abartılı.
Fakat onunla başa çıkacak yürekli bir lider yok.
Süleyman Demirel ya da Turgut Özal şu anda aktif siyasette olsaydı, Tayyip Erdoğan’ı iki dakikada bozuk para gibi harcarlardı.
Kılıçdaroğlu ‘halk kavga istemiyor’ diyor.
Eğer hak kavga istemeseydi sürekli kavga eden AKP’liler her seçimde tek başına iktidara gelmezlerdi.
Halkın büyük bölümü siyasette kavgayı seviyor ve sesi çok çıkana da değer veriyor.
Tarafsız olacağına dair namusu ve şerefi üzerine yemin ederek göreve başlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çatır çatır siyaset yapması kuşkusuz büyük tepkilere de neden oluyor.
Ama Tayyip Erdoğan’ı sevenler, bu duruma ‘yemininin arkasında durmadı, yanlış yapıyor’ diye de bakmıyor.
‘Getirisi götürüsünden fazla olur’ diye düşünen Tayyip Erdoğan anayasaya aykırı davranmayı da göze alarak partisinin yeniden iktidar da kalması için gerekeni yapıyor.
İktidarın sona ermesi halinde Tayyip Erdoğan çok zor duruma düşebilir.
Baskı ortadan kalkınca hakim ve savcıların neler yapabileceklerini tahmin etmek hiç de zor değil.
Eğer AKP iktidardan düşerse, yanlışlar ve yolsuzluklar ortaya çıkar.
Savcıların görevden alınması gibi baskılarla kapatılan davalar yeniden açılır.
Tekrar ediyorum; aklı başında olan herkes neler olabileceğini tahmin eder.
Tayyip Erdoğan millet için veya vatan için değil kendisi için çırpınıyor.
İktidar değişirse Türkiye batmaz, belki de halk çok daha iyi koşullara sahip olabilir.
Ama araya din ile milliyetçilik girdiği için burnunun önündekini bile göremeyen gözler, uzağı nasıl görsün?
Bilmem anlatabildim mi?
