Millet olarak vereceğimiz 7 Haziran'da ki sınav da da en büyük kâr ve zarar yine bize aittir.
Üzerimize düşen görevi yapacağız ancak tercihimizin milletimize de fayda sağlayacağını hesap ederek karar vereceğiz.
Kararını ekranın ihtişamına kapılarak verenlere söylenecek fazlaca söz yoktur.
Onlar her açtıkları kanalda belli partiden başka bir şey görmediklerinden izledikleri kanalın sandıklarına atacaklardır oylarını.
Benim sözlerim, aktaracağım düşüncelerim tüm fikirlere açık, ülke gerçeklerinin farkında, kararını netleştirmemiş vatandaşlarımıza olacaktır.
Kimseyi etkileme gibi bir niyetim yok.
Lakin bazı hatırlatmalar yaparak vicdanlarda son 4 yılın muhasebesinin yapılmasını sağlamaya çalışacağım.
Ne işsizlik ne ekonomik kriz ne işçinin-emeklinin perişan hali ilgilendirmiyor bazılarını.
Şöyle bir geriye bakayım, iktidara getirdiğim parti 4 yıl önce bana ne söz vermişti, hangisini yerine getirdi? diye bir derdi de yoktur zaten.
Mesela işsizlik çözülecek denmişti. Çözüldü mü?
Marka şehirler denmişti? Var mı?
Güçlü ekonomi denmişti. Güçlendi mi?
Lider Türkiye denmişti. Kavgasız olmadığımız ülke kaldı mı?
Adil yargı denmişti. Öyle mi?
YÖK kalkacaktı. Kalktı mı?
Yeni Anayasa denmişti. Değişti mi? gibi soruları sormaz kendisine.
Kaç yıldır paralelle yatırıp paralelle kaldırıyorlar bizi.
Bakanların yolsuzluklarından tutunda mitin tırlarına kadar her şeyi bağladık oraya.
Askerleri içeri attık, Genelkurmay başkanını terör örgütü kurmakla suçladık sonra “affedersiniz bizi kandırdılar” dedik.
İmralı’yla görüşmeler yaptık, masaların etrafına oturduk sonra masa falan yok, nerden çıktı dedik.
Çözüm süreci dedik, Kürt kardeşlerimize haklarının verilmesi gerekir, dillerinden köy isimlerine kadar her türlü iyileştirmeleri yaptık sonra Kürt sorunu diye bir şey mi var kardeşim? Nereden çıkardınız bunları dedik.
Fikir özgürlüğü dedik yüzlerce gazeteciyi içeri attık.
Savcılarımızı, hâkimlerimizi, polislerimizi gözümüzü kırpmadan hapse tıkadık.
Biz bu ülkede mi yaşıyoruz yoksa birisinin bizi çimdiklemesi gereken başka bir rüya ülkesinde miyiz?
Bizi bekleyen başka ne gibi teklikleler var acaba?
Bu seçimler nasıl bir Türkiye özlemenin seçimleridir?
Hangi parti hangi kesime hangi eksikliği görerek ne gibi vaatlerde bulunmaktadır?
Bizim halimiz nice olacaktır?
Sürünmeye, borçlanmaya, vatan endişesi yaşamaya devam mı edeceğiz?
Devletin bakanının bile "İsrafı kessek" diye cümlesine başlamasının sebebi nedir?
Bu kadar gerilimli bunca stresli dönemden bizi kim kurtaracaktır?
Her gün başka bir oyunun sergilendiğine şahit olduğumuz güzel vatanımıza kim sahip çıkacaktır?
Bu ve bunun gibi yüzlerce sorunun cevabını 7 Haziran günü biz vereceğiz.
Herkesin, tüm bireyin büyük bir sorumluluk duygusuyla gideceği sandık başı şarkılara türkülere aldanarak gidilecek kadar basit bir yer değil.
Bakara makara kafalarıyla, Allah'ın bütün sıfatlarını üzerinde barındıran insan safsatalarıyla dinimize mugayir cümleler sarf eden şahsiyetlerin sadece beynimizi zonklatmasıyla savuşturarak gideceğimiz kadar da basit değil bu sandık başı.
Sorunları doğru analiz etmiş ve çözüm önerileriyle ilk defa ciddi şekilde karşımıza çıkmış partiler var bu dönemde.
Hiç kimse "Alternatif yok ki" diyemez artık.
CHP, MHP, SAADET-BBP ittifakı ülke gerçeklerinin çok farkında ve müthiş hazırlıklı olarak karşımızdalar.
Toplumsal uzlaşma için fırsat önümüzdedir.
Milli birlik ve beraberliğimize en çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde tüm partilerin bu kadar hazırlıklı olması büyük bir avantajdır hepimiz için.
Karar vermek veya verdiğimiz kararı değiştirmek için bir sürü sebebimiz var.
Kimse kimseyi günün şartlarına uygun karar verdiği için yargılayamaz, baskı yapamaz.
Yıllarca verdiğimiz desteğin adresini değiştirme hürriyetimiz vardır ve kimseye de hesap verme zorunluluğumuz yoktur.
Ülkemizin huzura ihtiyacı vardır.
Emeklimizin paraya ihtiyacı vardır.
Asgari ücretin açlık sınırının altından, esnafımızın borç batağından kurtarılması gerekmektedir.
Memurumuza kimseye muhtaç olmadan yaşam hakkının verilmesi gerekmektedir.
Tüm bunların ve daha onlarca sorunun çözülmesi için de doğru karar verecek vatandaşlara ihtiyaç vardır.
IMF’ e borç verebilecek, bilmem kaç trilyonlara saraylar yapacak bütçeye sahip bir ülkeysek eğer bizden esirgenen ancak yandaşlara sunulan yaşam kalitesinin hesabının artık görülmesi gerekmektedir.
Korku imparatorluğunun zirve yaptığı dönemlerde korkudan dizleri titreyenlerden değil; kendisi, eşi, evladı ve en önemlisi ülkesi için doğru kararlar verecek cesur yürekler değiştirebilir milletlerin kaderini.
Bizler sanırım en büyük hatayı adil olanı güçlü kılamadığımız için, güçlü olanı adil kılarak yapıyoruz.
7 Haziran’ da kime oy verecekseniz verin ama şunu asla unutmayın; Bir dokunulmazın etrafına saldığı en büyük korku SESSİZLİKTİR.
Biz millet olarak hak ettiğimiz şekilde idare olunuyorsak zaten mesele yoktur.
Ancak tarih hep cesurlardan bahsetmektedir.
Sesini çıkarabilenlere, korkunun ödünü patlatanlara ve patlatabileceklere selam olsun.
Kalın sağlıcakla.