Demokratik rejimlerde siyasi parti ve adaylar, iktidar olabilmek ve yeniden seçilebilmek için seçmenlerin oylarına ihtiyaç duymaktadır.
Siyasi partiler, parti ve aday hakkında olumlu bir tutum oluşturmak, seçmenleri ikna etmek ve oy toplayabilmek amacıyla siyasal iletişim çalışmaları yürütmektedir.
Siyasal partilerin seçim zamanında ve seçim dışı dönemlerinde yürütmüş oldukları hedef kitlesini ve isteklerini “tanıma”; program, parti ve adaylarını “tanıtma”, icraatlarını anlatma ve bir ideoloji veya eyleme dönük olarak kamuoyunu “ikna etme”ye dayalı tüm iletişim faaliyetlerini kapsamaktadır.
Günümüz modern toplumu “imaj”ın her şey olduğu, anlamların “iletişim” ile oluşturulduğu büyük bir “gösteri” toplumudur.
Seçmen profiline baktığımızda daha bilinçli, meraklı, kararların alınmasına aktif katılmak isteyen ve iletişim teknolojisi olanakları ile anında tepki veren bir kitle ile karşı karşıyayız.
Seçmenler tüm bilgilere daha hızlı ulaşabilmekte ve siyasal kararlara katılmada daha istekli ve bilinçliler.
Kitle iletişim teknolojisindeki hızlı gelişmeler olumlu birçok unsurla birlikte risk ve krizleri içinde barındırmaktadır.
Bilgi veya haberin saniyeler içerisinde bir tık ile yayılması yönetilmesi gereken bir süreçtir.
Siyasal partiler arasındaki keskin ideolojik farklılıklar yerini benzer seçim vaatlerine ve benzer programlara bırakmıştır.
Siyasal partilerin artık ufak farklılıklar dışında birbirlerine benzedikleri görülmektedir.
Seçmenlerin tercih etmesini sağlar.
Güçlü bir siyasal rekabet vardır.
Türkiye’de oyların yarısını üstlenen bir partinin AKİM (Ak Parti İletişim Merkezi) altında örgütlenmiş 81 adet il ofisi ve her bir ilde bir halkla ilişkiler birimi bulunmaktadır.
Her ay düzenli olarak kamuoyu yoklamaları ile seçmenin nabzını yoklamaktadır.
Peki, ana muhalefet partisi ve diğer siyasi partiler iletişim biliminden ne kadar faydalanmaktadır?
Tabi sadece iletişim biliminden değil, onun en önemli kollarından biri olan “Siyasal İletişim”den ne kadar faydalanmaktadır?
Sadece “danışman” adı altında yanlarında gezdirdikleri fotoğrafçıları, siyasal iletişim danışmanı mıdır?
Bu fotoğrafçılar, siyasi süreçleri iyi bir şekilde okuyabilmekte midir?