Düğün-Nişan sezonu sendromu başlayacağından kendi mesleğimle alakalı bazı konularda hem sitem edeceğim hem de bazı bilgilendirmelerde bulunacağım.
Malum, Mart-Nisan ayından itibaren yeni evlenecek veya nişanlanacaklarda bir telaş başlar.
Genç kızlarımızın rüyasını süsleyen bu en özel güne harıl harıl hazırlıklar başlar.
E kolay değildir tabii ki… 1 kez veya ilk kez karşılaşacakları çok çok özel bir gündür bu.
Saç modelleri bakılır, en güzel gelinlik-nişanlık için mecmualar karıştırılır, mağazalar gezilir.
Maksat o günün gözdesi olan, tüm gözlerin hayranlıkla-iftiharla bakacağı kızımızın sülün gibi süzülüp salona girmesi ve herkesi büyüleyecek güzellikte olmasıdır.
Bunun için hiçbir fedakârlıktan kaçınılmaz.
Her şeye tonlarca para harcanır.
Bir şey hariç… Fotoğraf..!
İşte tam ona sıra geldi mi hemen oturulur bilgisayarın başına, Facebook’ta bu işi en ucuz yapan kaç tane korsan fotoğrafçı varsa taranır.
Sahte fotoğraflarla süslenmiş, çoğu kendi çektiği fotoğraflar olmayan ama göze ve cebe hoş gelen kim varsa onunla temasa geçilir.
Bir yerde buluşulup pazarlıklar yapılır, kaporalar verilir ve düğün günü geldiğinde çekim nerede yapılacaksa orada buluşulur.
Güle oynaya çekimler yapılır, albümü alacağı günü sabırsızlıkla bekleyen çiftler albümlerine kavuştuğunda (çoğu zamanda kavuşamadığında) o bir ömür bekledikleri mutlu günlerini gelecek nesillere aktaracak albümün sayfaları ağır ağır çevrilmeye başlandığında ise yüzler gerilir, sinirler bozulmaya başlar, için için pişmanlıklar yaşanmaya başlanır.
O güzelim saç modeli, makyaj, binlerce lira ödenerek alınan gelinlik, damat tıraşı, damatlık bir FOTO KORSA’nın ellerinde heba olup gitmiştir.
O günün güzelliğini yansıtacak kötü bir albüme mahkûm olmuş çiftler birbirinin yüzüne bakarken “Neden 100-200 lira için bu günümüzü rezil ettik” diye içlerinden geçirirler.
Olan olmuş, iş bitmiştir artık.
Kavga etsen de, hakaret etsen de ne paranı geri alabilirsin ne de o gününü.
Bir fotoğrafçının yolu tutulur.
Şu albümü düzeltme, yeniden dizayn etme imkânınız var mı? Diye sorulur.
Yeniden paralar ödenir, ya da kaderine razı olup yeni evlenen bir başka arkadaşının evini ziyarete gittiğinde profesyonel bir fotoğrafçının çektiği albüme baktığında iç çekeceğin bir ömre razı olursun.
Yaşım 55 ve 13 yaşından bu yana bu mesleği yapıyorum.
Küçümsemek için söylemiyorum ama kamyonculuğu bırakıp bu mesleğe başlayanları bile gördüm meslek yaşantımda.
Eline Dünyanın en pahalı makinasını versen bir albüm çekecek kabiliyeti olmayanların bu meslek erbabının başkanlığını yaptığına da şahit oldum.
Korsanla mücadele etmek yerine onlara yüksek miktar para alarak eğitim adı altında çekim teknikleri ve poz verdirme seansları düzenleyen, sonra utanmadan onların albümlerini kendi işyerinde basarak meslektaşlarının ekmeğini kayıtsız kuyutsuz iş yaparak ekonomiye bir gram katkısı olmayan FOTO KORSAN’ lara yediren oda başkanlarını da gördüm, görüyorum.
Yasak savmak için ziyaret ettikleri Vergi Dairesi Müdürleriyle poz veren, oraya buraya laf olsun- torba dolsun diye yazışmalar yaparak zevahiri kurtarmaya çalışan, meslektaşlarına “Bakın işte, sizin için nasıl mücadele ediyorum” mesajları verenleri gördüm, görüyorum.
Sadece sizin mutlu günlerinizi çalanlar FOTO KORSAN’ lar değil cancağızım.
Bizim geleceğimizi de çalanlar, onlarca kardeşimizin işinden-aşından olmasına, işyerlerinin kapanmasına, vergi ödenmemesine, sigorta primi yatırılmamasına, meslektaşlarımızın kredi batağına saplanmasına, daha saymakla bitmeyecek onlarca Ah alanların da hırsızlarıdır FOTO KORSAN’ lar.
Sadece sizin o en güzel günlerinizi çalmıyorlar anlayacağınız…
Devleti çalıyorlar…
Hepimizi çalıyorlar…
Ve ne hazindir ki onlara “DUR” demek için işin başına seçilenler onların dümen suyunda meslektaşlarını alabora ediyorlar.
Hâlbuki ne kadar kolaydır KORSAN ile mücadele etmek.
Hâlbuki ne kadar kolaydır Devlet olarak kayıt dışı ile mücadele etmek.
Bir harekette hepsini bitiriverirsin.
Hallaç pamuğu gibi atarsın hepsini.
Ama istemezsin sen…
Albüm basıp parayı cebine indireceksin… Sana ne o gelinin en güzel rüyasından…!
Albüm basanları denetleyeceksin, kim vergi mükellefi olmayana albüm basıyorsa işini bitireceksin, en yoğun nerede çekim yapılıyorsa oraya sadece bir memur göndereceksin ama sana ne kayıt dışından…
Gir bir işyerine, akşam evine ekmek götürmenin derdiyle yanıp tutuşan adama kes bir fiş kesmeme cezası olsun bitsin... Sen o gün görevini yapmışsındır.
Sana ne meslektaşlarının eleman parasını ödeyemediğinden… Ver bir poz verdirme seansı, Photoshop’ ta bir-iki işlem yapma varyasyonu, indir parayı cebe veya odanın kasasına (!) sonra bas albümlerini kütür kütür, yapmışsındır görevini oda başkanı veya bilmem kim olarak…!
Bu kısmı bizim iç meselemiz…
Yazdıkça da yazarız.
Biz bunu kendi içimizde halledebiliriz belki ama ya SİZ…
Yani o günün en büyük kahramanları; Siz siz olun sadece bir akşam için, saçlarınızın güzelliği için harcadığınız parayı düşünmediğiniz gibi bir ömür boyu ve hatta tüm nesillerinize en güzel mirasınız olacak Düğün-Nişan albümleriniz için lütfen ama lütfen seçici olun.
İşinizi asla şansa bırakmayın.
Albüm çekimlerinizi, yani en güzel gününüzü işinin ehli Fotoğrafçılara emanet edin.
Pazarlık adı altında 50-100 TL için fotoğrafçıyı fotoğrafçıya kırdırmak yerine, FOTO KORSAN’ lara kapılmak yerine emin olduğunuz, o gününüzü en mükemmel şekilde resmedecek profesyonellere emanet edin kendinizi.
Siz sadece kendi pişmanlığınızı bilirsiniz-bileceksiniz lakin biz işyerimize elinde rezil edilmiş albümüyle gelip onlarca pişman olmuşların o güzelim gözlerinden süzülen gözyaşlarının şahidiyiz.
Siz bu hataya düşmeyin.
Sezon başlıyor.
FOTO KORSAN değil PROFOSYONEL FOTOĞRAFÇI olsun tercihiniz.
Abi nasihati.
Kalın sağlıcakla.