Civelek, kendini gereğinden fazla önemsiyor ve bürokratlar dahil herkese emirler yağdırıyordu.
Hatta başta sivil toplum örgütlerinin yöneticileri olmak üzere pek çok kişiye gider yaparak kalplerini de kırıyordu.
Bu davranışlarıyla parti içerisinde de yine yüzlerce kişinin nefretini kazandı.
Civelek ne ektiyse onu biçti ve milletvekili aday listesine giremeyerek yaptıklarının bedelini ağır bir şekilde ödedi.
Kalp kırma uzmanı olarak da anılan Mahmut Civelek’ten sonra İl Başkanlığı koltuğuna oturan Şemsettin Ceyhan, göreve başladığı ilk aylarda mütevazi yapısıyla takdir topladı.
Fakat görünen o ki AKP'nin tek başına iktidar olmasının verdiği güç, Şemsettin Ceyhan’ı da etkisi altına aldı.
Boşuna koltuklar adamı bozar dememişler.
Her şeye kolayca ulaşabilme, herkese istediğini kolaylıkla yaptırabilme gibi avantajlar; galiba bu tür koltuklarda oturanların aşırı bir güven duygusuna kapılmalarına neden oluyor.
Hal böyle olunca doğal olarak sorumluluk duygusu ve hassasiyet azalıyor.
Mağdur da olsa kimseyi umursamamaya başlıyorlar.
Hatta bir sürü para harcayıp işyeri açan bir esnafa bile ‘Bana mı güvendin de orayı açtın? Düzenleme falan yapamazsın’ da diyebiliyorlar.
Bu duruma güç sarhoşluğu deniyor.
AKP’lilerin kendilerine gelmesi için tıpkı 7 Haziran’da olduğu gibi halktan okkalı bir tokat yemeleri gerekiyor.
Parti binasına gelen vatandaşlarla bile ilgilenmiyorlar.
İstedikleri zaman, istedikleri kişiyi, istedikler kurumda hem de yüksek bir maaşla işbaşı yaptırabiliyorlar.
Fakat sıradan vatandaşlar söz konusu olduğunda bugün git, yarın gel mantığı ile hareket ediyorlar.
Ve aradan aylar geçiyor, oyalandıklarını anlayanlarda öfkeden deliye dönüyor.
AKP İl Başkanı Şemsettin Ceyhan’ın da bu tür talepler konusunda ‘salla gitsin’ havasında umursamaz bir tutum içerisinde olduğuna dair bilgiler geliyor.
Şemsettin Ceyhan’ın telefonlarına cevap verme ve arayan kişiye sonradan dönme gibi hassasiyetlerini de kaybettiği partililer tarafından da dile getiriliyor.
Evet, görünen o ki Şemsettin Ceyhan’ı da kaybettik.
Tek suçlu; o koltuk.
Bilmem anlatabildim mi?
SUÇ İŞLEMEYE RAMAZAN MOLASI
Ramazan ayı içerisinde suç oranlarında çok belirgin bir şekilde azalma oluyor.
Uzmanlarında vurguladığı gibi mübarek Ramazan ayı cani ruhlu kişiler üzerinde bile psikolojik açıdan olumlu bir etki yapıyor.
Belli ki ibadetle kabahatin bir arada olamayacağı düşüncesi ön plana çıktığı için suça da mola veriliyor.
Ramazan ayı sona erdiğinde de her şey normale dönüyor.
Ve bazıları da Ramazan ayı içerisinde sergiledikleri iyi huyları anında terk ediyor.
Dün akşam saatlerinde yoldan yürürken bir esnaf yanıma gelerek‘İdris Bey ben iftar saatinde kaldırıma ve kısmen de olsa yol üzerine masalar koysam belediye yöneticileri bir şey der mi? Ramazan ayı diye hoşgörürler diye düşünüyorum da’ dedi.
Bende o esnafa ‘Evet, Ramazan bereket ve hoşgörü ayıdır. Ama bizim belediye yöneticileri hoşgörür mü? Bunu bilemem’ şeklinde karşılık verdim.
Kuşkusuz trafiği ve yaya geçişini rahatsız etmeyecek şekilde masalar konulursa en azından Ramazan ayında seslerini çıkarmazlar.
Ramazan’dan sonra böyle bir şey yapmaya kalkışan esnaf olursa da anında zabıta gönderip cezada kestirirler.
Yani Ramazan biter, hoşgörü de gider.
Sevgiyle kalın, Gerçek Kocaeli’de kalın!