‘Nerede? Getirmemişsiniz’ diyorlar.
Bir süredir kayıp olan köpeğim Paşa’dan bahsediyorum.
Dün akşam ayakkabı almak için bir mağazaya gittim.
Buradaki görevli arkadaş da ‘Köpeğiniz nerede?’ diye sorunca ‘Köpeğimin şöhreti beni geçti. Herkes onu soruyor. Artık yok, kayıp arıyoruz ama hala bulamadık’ şeklinde karşılık verdim.
Adını Paşa koyduğumuz Golden Retriever cinsi köpeğimi nereye gidersem gideyim genelde yanımda götürürdüm.
Meğer farkında olmadan Paşa’yı şöhret yapmışım!
Fakat şöhreti işe yaramadı!
Onu hala bulamadık.
Patilerini kapı kollarının üzerine koyup bastırarak kapıları açan, son dönemde kaybolmadan önce Başiskeleli işadamının evinin kapı zilini bile çalmayı öğrenen Paşa çok özel bir köpektir.
Onu Pasteur’un Kartepe Sarımeşe’deki Köpek Eğitim Merkezi’ne de göndermiştim.
Yani aynı zamanda da eğitimlidir.
Paşa, Golden cinsi köpeklerinin uysal ve sevecenliğinin aksine’ saldır’ diye komut verildiğinde de hemen gereğini yapan da bir köpekti.
Milyonda birde olsa Golden Retriever’ler arasında agresif ve saldırganlık gibi özelliklere sahip köpeklerde çıkarmış.
O da bize rast gelmişti.
Paşa gibi gösterişli bir köpeği kim görse anında kapar.
Paşa’yı da birisi kaptı.
Kimin elindeyse, umarım ona iyi bakar.
Paşa’yı bulan kişi geri vermek de istemeyebilir.
Hatta bu yazıyı okusa bile sessiz kalabilir.
Dedim ya; Paşa çok özel ve gösterişli bir köpektir.
Kimde olduğunu bilsem söke söke alırım.
Zaten beni bir kere görse sevinçten yerinde duramaz ve hemen peşime takılır.
Köpekler aradan yıllar geçse bile sahiplerini unutmazlar.
Bende onu unutmayacağım.
Durmak yok, aramaya devam!
BÖYLE EVLAT OLMAZ OLSUN!
Birkaç dakika sonra yanımda sırtı bana dönük olarak oturan 35-40 yaşlarındaki bir adamın yaşlı bir kadına yüksek sesle ‘Geçen ayın maaşını ne yaptın? Para versene para’ diye bağırdığına tanık oldum.
Yaşlı kadın ürkek bir sesle ‘Yok oğlum’ diye karşılık verdi.
Bu sözler o adamı çok kızdırdı.
Ve birden Kürtçe konuşmaya başladı.
Sarf ettiği bir kelimenin anlamını araştırıp öğrendim.
Bu adam annesine Kürtçe küfür etmiş.
Annesine kaşlarını çatarak bakan o adam, bankada görevli bayanın yanına yaklaşınca tam tersi bir tavır sergiledi.
Tebessüm ediyor ve çok nazik konuşuyordu.
İkiyüzlü insanları bir bakışta gözlerinden tanırım.
Bu durum beni hiç şaşırtmadı.
Ama arka taraftaki sandalyelerde oturan iki kadın o adamı kastederek ‘Şuna bak burada anasına bağırıp çağırdı. Banka görevlisinin yanına gidince de çok kibarlaştı. Allah herkesi böyle ikiyüzlü insanlardan korusun. Böyle evlat olmaz olsun’ şeklindeki sözlerle bu duruma tepki gösterdiler.
Her zaman söylüyorum; ağaç yaş iken eğilir.
Daha küçük yaşlardan itibaren arkadaş gibi yaklaşarak çocuklara hayatın gerçekleri anlatılmalıdır.
Böyle insanlara aile terbiyesi almamış denir.
Bir insanın kişiliği 20’li yaşlarda oturur.
Ve bu yaştan sonrada asla karakter değişmez.
Bankada oğlundan küfür yiyen o annede de hata var.
Zamanında oğluna doğruyu yanlışı öğretememiş.
Kendi haline bırakılan ve sevgisiz büyüyen çocuklar ileride işte böyle sorunlu kişiler olarak da karşımıza çıkıyor.
Ama benim meleğim annemdi.
Onunla arkadaş gibiydik, hala da öyleyiz.
Beni her şartta, hatta babama karşı bile korurdu.
18-19 yaşına girince bu seferde sinirlenince tokat atmaya kalkışan babamdan annemi ben korudum.
Hatta babamın kolundan tutup ‘vuramazsın izin vermem’ derdim.
Babam daha da sinirlenirdi, ama karşısında dimdik durduğum içinde bir süre sonra sakinleşirdi.
Babam sinirlenince şiddete başvururdu, ama elini tutup engellemek dışında bir kez olsun ona el kaldırmadım.
Anne ve babaya, onlar vursa da el kaldırılmaz.
Kötü söz söylenmez.
Anne ve babaya el kaldırmanın hiçbir geçerli sebebi de olamaz.
Allah bütün anne ile babalara vatana ve millete hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip etsin.
Tekrar ediyorum; ağaç yaş iken eğilir.
Daha küçük yaşlardan itibaren çocuklarınızla ilgilenin.
Onlarla arkadaş olun.
Sözlerini kesmeden dikkatle dinleyin.
Sevdiğinizi hissettirin.
Sevgiyle büyüyen kişilerin gözleri ışıl ışıldır.
Sevgiyle büyüyen çocuklar merhametli ve fedakar ruhlu olur.
Sevgisiz büyüyen çocuklarda, tıpkı o bankada olduğu gibi sorunlu ve ikiyüzlü bir görüntüyle karşımıza çıkarlar.
İçinde Allah korkusu olmayan insanda vicdan olmaz.
Ve böyleleri tıpkı bankada annesinin parasına göz diken adam gibi çıkarları için her türlü ahlaksızlığı da normal karşılarlar, hatta gözde yumabilirler.
Bu dünyada karaktersiz insandan daha tehlikeli bir canlı yoktur.
Çocuklar donmamış beton gibidir ve üzerlerine ne düşse iz bırakır.