Vatan sevgisinin imandan olduğunun idrakinde, maneviyatı hayat nizamı olarak benimsemiş sade bir vatandaş olarak; Devletimize, milletimize, adalet ve nizama karşı aykırı duruş serdetmeden yaşamaya gayret eden biriyim.
Her kul gibi hataları, günahları olan lakin kendisinden başkasına zararı dokunmayan bir şekilde yaşamanın rahatlığı içinde dilime ne geliyorsa çekinmeden, bizatih-i muhatabına söyleyecek cesaretle hayatımı idame etmeye çalışıyorum.
Bu yüzdendir ki 15 gündür müthiş rahatsız, dayanakları kalmamış, yitik ve moralsiz bir haldeyim.
Günlerdir seyrettiklerim, okuduklarım iç âlemimi o denli yıprattı ki bunun tarifi mümkün değil.
Klavyenin tuşlarına basıp, yaşadığım duyguları yazılarımı takip etme zahmetinde bulunan kardeşlerimle paylaşasım bile yok.
İnanın bu yazıyı dahi zar-zor yazmaktayım.
Ülkemin bir anda geldiği bu durum oldukça sarstı beni.
Aldatılmış, yıkılmış hissediyorum kendimi.
Hiç darbe görmeyen biri değilim.
80 darbesinde 19 yaşında gençtim.
Darbeden 7 ay sonra askere gittim.
Dün gibi hatırlarım olanı biteni.
Çok bedel ödeyen, boşu boşuna hücrelerde yatan, idam edilen gencecik bedenlerin şahidiyim ama ben bu kadar adi, bu kadar hayâsız, şerefsizce yapılan ne darbe gördüm ne de bir daha göreceğimi zannediyorum.
Peygamber ocağının taptaze filizlerine, o “Mehmetçik” derken yüreğimizin titrediği evlatlarımıza “bu millete sıkın” dediler ya…
Ve onlarda anasına, babasına, abisine, kardeşine o mermileri sıktılar ya…
Jetiyle, helikopteriyle dağ gibi evlatlarımızı gözünü kırpmadan taradılar, meclisinden külliyesine kadar her yere bomba yağdırdılar ya…
Komutanları yaka-paça ters kelepçeyle yerlere yatırıp, kafalarına silah dayadılar ya…
Seversin-sevmezsin, bu devletin Cumhurbaşkanını öldürmek için baskın düzenlediler ya…
Bunun tarifi, evirmesi, çevirmesi kalmamıştır kardeşim.
Bundan böyle kimse ama kimse o içimden akıp deryada kaybolup giden güveni bir daha yerine ikame edemez.
Müthiş kırgınım… Nefret doluyum… Felaket kızgınım.
Son 3-5 yılı parti içindeki hokkabazlarla mücadele ile geçirmiş, her türlü melaneti işlemeye meyyal kişileri bildiğim halde, kan grubunun aklıkla-paklıkla uyuşmadığını bildiğim bazı yaramaz insanları bile unutmuş haldeyim.
Bu başka bir şey çünkü…
Adını FETÖ koy, bilmem ne koy, hiç farketmez.
İnsanlar bu kadar kahpe ve vatan haini olabiliyorlarsa, devletin her kademesine yerleşip on yıllarca bizden aldıkları maaşlarla yiyip içerken Devleti ele geçirip bizi öldürmenin planlarını yapıyorlarsa; anasından-danasına kadar sövülmeyi, dövülmeyi, hapislerde çürümeyi hak ediyorlar demektir.
Ulan şerefsizler, darbenin bile bir adabının olduğunu sizin kahpeliğiniz sayesinde öğrendik ya, helal olsun size.
Bu kadar mı gözünüz dönmüş, bu kadar mı hainsiniz ya?
Sizin bir oyununuz varsa, o oyunu bozacak Kudret sahibini unutacak kadar mı gafilsiniz?
Madde âleminin lütfettiği her türlü imkândan istifade edip hain planlar hazırlarken, mana âleminin bekçilerinin size müsaade edeceğini mi sandınız?
Ülkeyi ele geçirip binlerce kişiyi katletmenize seyirci kalınacağını mı sandınız?
Ne oldu? Başarabildiniz mi? Başaramadınız.
Bir daha kalkıştığınızda da başaramayacaksınız.
Müsaade yok size.
Bu milleti tankların önüne yatıran kuvvet ve kudret sahibi Yüce ALLAH (C.C) bu fırsatı vermeyecek size.
En çok benim gibi yazanları sinsi planlarınızla belki öldürebilirsiniz ama yapacak başka hiçbir şeyiniz yok.
Bu millet korkmadı sizden, korkmuyor, korkmayacak.
Hele hele herkesin bilemeyeceği, akıl terazisinin pek tartamayacağı ama sizin iyi bildiğiniz o mana erleri var ya?
İşte onlar karşınızda…
Ne büyük düşmanlar edindiniz!
Onlar sizi zaten biliyorlardı da, siz onları küçük zannettiniz galiba.
Pardon, zaten sizin inanç dünyanızda onlara yer yoktu değil mi?
İstanbul fethedilirken Ak Şemsettin’ ler vardı…
Şimdi de varlar…
Bir farkla varlar…
Sizin karşınızdalar.
O halde geçmiş olsun sizlere.
Kalkışmayın, kaşınmayın.
Anlayana bu kadarı kâfidir.
Kalın sağlıcakla.