Numaramı da hiç değiştirmedim.
Hiç kapatmadım, 24 saat açıktır.
Beni arayanlar ulaşamadıysaler; ya çekmeyen bir yerdeyimdir, ya da sessiz de unutmuşumdur.
Cevapsız çağrılara geri dönmediğim yok denecek kadar azdır.
Siyaset yaptığım dönemde de kimsenin eline vermedim telefonumu.
Toplantı esnasında arayanlara daha sonra tek tek dönmüşümdür.
Yani burnundan kıl aldırmayan tiplerden olmadım hiç.
Sayın Bakanımız Fikri Işık’ın İl başkanlığı döneminde il yönetiminde görev yaparken onun da açmadığı veya meşgul olduğunda yardımcılarının not aldığı kişilere dönmediğine hemen hemen hiç denk gelmedim.
Peki, ne değişti de artık telefonlara ismini bile öğrenme lütfuna eremediğimiz “müsait olursa söyleriz” diyen kraldan fazla kralcılar bakar hale geldi?
İl başkanı toplantı da olabilir, misafiri de olabilir ama ilelebet toplantı veya misafir formunda kalacak halleri de yoktur sanırım.
Geri dönmeye tenezzül etmiyorsa bunun adı başka bir şeydir.
Ama yancısı “şunlar aradı” diye bilgi vermiyorsa bu çok daha başka bir şeydir ki; terbiyem müsait olmadığı için bu durumun adını şimdilik koymuyorum.
Şemsettin Ceyhan sevdiğim bir kardeşimizdir.
Telefon konusunda hassas davranır ve telefonuna bakma lütfunda bulunan arkadaşlarını da bir uyarırsa bu hassas dönemde hem kendi, hem partisi, hem de (belki de) ülkesi için hayırlı bir iş yapmış olur.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın milletimiz için kullandığı cümleler hafızalarda tekrarlanırsa, bu milletin bir emirle canını bile feda ettiği düşünülürse, milletin telefonuna bakmamak, geri dönmemek, kaile almamak biraz ayıp olur diye düşünüyor ve bu uyarıyı buradan yapmak zorunda kaldığım içinde aslında üzülüyorum.
İsterdim ki; sadece benim değil tüm vatandaşlarımızın telefonlarına bakılsın, müsait olunmadığında notlar alınsın ve geri dönüş sağlansın.
Bu pek mümkün gibi görünmediğinden ve benim imkânım olduğu için en azından buradan sitem edebiliyorum.
Peki, sitemini içine atanlar yok mudur?
Bu kardeşlerimiz bize lazım değil midir?
Olmayacaklar mıdır?
Olduklarını görmedik mi?
O telefonlarına bakılmayan binlerce partili-partisiz kalbi Vatan sevgisi için atan kardeşlerimizin “Şu benim telefonlarıma çıkmamıştı… Şu sorunumu da çözmemişti” demeden tankların altına-önüne kendilerini nasıl attıklarına, bir an bile düşünmeden şehadet şerbetini nasıl içtiklerineşahit olmadık mı?
26 gündür genciyle-yaşlısıyla, çoluğu ile çocuğu ile sabahlara kadar nöbet tuttuklarını görmedik mi?
Dua ehlinin gözünü kırpmadan sabahlara kadar ne münacatlar yaptığına belki sizler tanık olmadınız ama bizler bizatihi şehadet ederiz, ettik.
O halde biraz saygı lütfen.
Zor şeyler değil bunlar.
Ama insanları mutlu eden, ilgi görme, ayniyet duygusu hissetme gibi minik zevkleri tattıran şeylerdir bunlar.
Senin-benim için önemli olmayabilir ama sende derman arayanlar içinçok çok önemlidir.
Ve bu millet telefonlarına bakılmayı hak ettiğini ispat etmiş bir millettir artık.
Kırmayın onları…
Şu veya bu partideki İl Başkanları, İlçe Başkanları, Belediye Başkanları, tüm yönetim kademelerinde gören yapan partili kardeşlerim; bu milletin telefonlarına bakın.
Dertlerini sıkılmadan dinleyin, olabildiğiniz ölçüde de derman olmaya çalışın.
Çünkü bu millet her şeyi hak edecek kadar şerefli-onurlu bir millet olduğunu tarihe büyük bir not düşerek ispat etti.
Bizim dönemimizde sık sık uyguladığımız HALK GÜNLERİ yapın.
Millet ile birebir temas kurun.
Alın Başkan Yardımcılarınızı, daire müdürlerinizi, il-ilçe başkanlarınızı yanı başınıza, çıkın milletin karşısına, ne dertleri varsa dinleyin ve çözüm yollarını arayın.
Bunu yaparsanız milletin size verdiği değeri hak etmiş olursunuz.
Telefon sitemimden geldiğim son noktaya lütfen dikkat edin.
Ne anlatmaya çalıştığımı iyi anlayın.
İyi anlarsanız, iyi bir şey yapmış olursunuz.
Anlamaz da kulak arkası ederseniz, kulağımızın arkasındaki yerinizi garanti etmiş olursunuz.
Unutmayınız; Kulak arkası ettiğiniz her vatandaş kulağını değil, canını feda etti bizler için.
Sizde 5 dakikanızı feda edin lütfen.
Kalın sağlıcakla.