Ne zevk alıyor, neyini tatmin etmeye çalışıyor anlamış değilim.
Gerçi kendisini tanıyanlar onun bu hal ve hareketlerinin sebebini bilip her ne kadar tahammül etmeye çalışsalar da ben huyum gereği aşağılayıcı ya da gayri ciddi laf dokundurmalara karşı alerjim olması hasebiyle karşılık vermeden edemiyorum.
Oflu hocanın dediği gibi “Canı cennete gitmek” isteyenlere yok diyemiyorum.
Aa be kardeşim senin ne işin var benle?
Şurada güzel güzel keyif yapıyorsun, karışanın edenin yok, “kaç yıl oldu dişe dokunur hizmetin olmadı” diyenin de yokken benle niye uğraşırsın?
İşin gücün kalmadı mı senin?
Önce gıdıklıyorsun sonra az bir şey dokununca soluğu mahkeme kapılarında alıyorsun ve davayı kaybedip 1500-2000 lirayı ödeyip yerine oturuyorsun.
Ne güzel (!) Fotoğraf yarışması düzenlemişsin, jürini oluşturmuşsun, sıra ödül törenine gelmiş sende çıkmışsın kürsüye, almışsın eline mikrofonu, güzel güzel konuşmak varken milletin içinde kendini güldürmeye ne gerek var?
Milletin sana neresinden güldüğünden haberin yoktur ama benim haberim var.
Jüri üyelerinden birisi benim de çırakken yanında kısa süre çalıştığım Mehmet Ayçiçeği.
Mesleği bıraktığı uzun yıllar oldu.
Severiz, sayarız kendisini de o eline aldığın mikrofonda benimle Mehmet abi arasında nasıl bir bağlantı kurup bana laf geçirmeye çalıştın, hangi kafayla bunu yaptın anlamış değilim.
Lafa bakın; (Mealen) Jüri üyemiz Foto Mehmet abi. Ben zaten Derince’ de bir tane Foto Mehmet tanırım o da Mehmet Ayçiçeği’ dir.
Off ne güzel geydirdin demi?
Bir kere kendisinin işyerinin adı Foto Mehmet değildi…
Bunu eski Derince’ yi fazla tanımamana veya yaşının yeterli olmadığına veririm.
Yani affedilir bir tarafı vardır (!).
Peki, sen asıl Foto Mehmet’ i tanımaz mısın yani?
Yani beni…
Hani büron varken şimdiki bir meclis üyesinin iskânını almak için Photshop’ la “Şuraları düzeltelim” abi diye başımdan ayrılmadığın beni.
Hani 2004 seçimlerinde saatlerce adaylık tanıtım fotoğraflarının çekildiği, günlerce üzerinde çalışıldığı, afişlerinin basıldığı, beraber büyük boy posterlerinin baskısı için İstanbul’ a gidildiği ve karşılığında senden bir kuruş ücret talep edilmediği işyerini sen tanımaz mısın?
Hah, işte orası Foto Mehmet’ ti.
Hani 1 tane Foto Mehmet tanırım dediğin yer var ya? İşte orası orasıydı…
Zaten ikincisi de yok, hiç de olmadı. Bil bunu…
O senin dediğin başka firmanın sahibinin adıydı, işyerinin değil.
Bunları neden anlatıyorum biliyor musun? Geçmişini hatırlatmak için.
Senin geçmişin beni ilgilendirmiyor ama benim geçmişim ve geleceğimle alakalı bilgileri aklında iyi tutman da senin açından fayda var çünkü yine hiç olmadık bir yerde eline mikrofonu alıp böyle bir laf daha edersin, çıkar oradan birisi ağzının payını verir, utanırsın.
Utanırsın derken laf olsun diye söylüyorum.
İnsan utanacağı lafları zaten etmez.
Orada o gün bulunan birçok insan bu gafın ve durup dururken bana laf sokmana seyirci kaldıysa senin bulunduğun makama olan saygısındandır.
Sana duyulan saygı zannetmeyesin diye söylüyorum.
Bu kadar yeter sanırım.
Vesikalık falan lazım olursa beklerim (!).
Yanlış yere gitme sakın!
Derince’ de bir tek Foto Mehmet var, orası da burası.
Buraya beklerim…
Çaylarız, çorbalarız…
Gel ha, beklerim!
…….
Kalın sağlıcakla.