BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

360 bin nüfuslu ilçeden 8 bin nüfuslu ilçeye taşınmak ve yaşamak..

Bir diğer ifadeyle tam 45 kat küçük bir ilçede yaşamaya başlamak.

Diğer bir ifadeyle, sanayinin başkentinden çeltiğin başkentine taşınmak. 

Yani demir-çeliğin arasından yeniden çeltik ve ayçiçeği tarlaları arasına dönüş.

10 yıl sonra İzmit'ten İpsala'ya taşınmamla, daha doğrusu tersine göç ile ilgili çok fazla soru, şaşırtıcı derecede yorumlar aldım.

(Deli misin sen ? Gibi ”

Bu yazıyı uzun zamandır kaleme almayı düşünüyordum.

Kısmet, bugüneymiş.

Kar yağışlı, elektriksiz bir kış akşamında yazımı kaleme aldım.

İzmit, herkesin bildiği üzere sanayinin başkenti, Kocaeli'nin merkez ilçesi.

Aldığı göçlerle ve Kocaeli Üniversite sayesinde genç nüfusu hayli hareketli bir ilçe. 

Bunun yanı sıra İzmit, yüz ölçümü nedeniyle kilometrekareye düşen insan sayısı bakımından üst sınırda olan ilçelerden birisi. 

2006 yılında İzmit'e adım attığımda, kent kültürü ve dokusunun had safhada olduğu bir kentti.

Ne yazık ki son yıllarda aldığı göçlerle, demografik yapısı ciddi oranda değişti ve sadece sosyal yaşam değil hayatın her alanı çekilmez hale gelmeyi başladı.

İzmit'te biriktirdiğim dostlarıma minnettarım.

İzmit'te geçirdiğim10 yıllık süre zarfında sosyal, siyasal ve mesleki anlamda çok ciddi arkadaşlar, kaliteli dostluklar biriktirdim.

Gazetecilik mesleğinin etkisiyle dönem dönem sosyal hayatın zirvesinde yer aldım. 

Genç yaşımda çok kişiye kısmet olmayacak güzellikleri İzmit'te yaşadım.

Belediyecilik anlamında duayen olan Sayın Sefa Sirmen ile çalışma şansını İzmit'te yakaladım. 

Kocaeli Milletvekili Sayın Tarhan’la çalışma şansı yakalayarak bir parlamenter ile çalışmanın güzelliklerini ve zorluklarını gözlemledim.

Üzülerek ifade ediyorum ki; İzmit'te sosyal yaşamın giderek gericileşmesi, her alanda ötekileştirilmemiz, ilçeden kopmamızın ana nedenlerinden birisi oldu.

İpsala'da ise daha sade, sıradan bir hayatım var.

Ve inanın şaşaalı yaşamlara göre çok daha mutluyum.

Neden mi? 

Çünkü aileme yıllar sonra çok fazla vakit ayırma şansını yakaladım.

Ailemle her sabah düzenli olarak kahvaltı yapabiliyor, akşam yemeği yiyebiliyorum.

Bence hayattaki en büyük zenginliklerden birisi de bu.

Büyükşehir iş yaşamında ise her sabah alelacele bir poğaça veya börekle kahvaltı öğünümü atlatırdım.

Şimdi ise köyden yahut komşulardan gelen doğal, gezen tavuk yumurtamı her sabah yiyebiliyorum.

İpsala dışında yaşadığım dönemde, ara ara kendime şu soruyu sorardım; "acaba ailemle hayatım boyunca dolu dolu daha kaç gün geçirebileceğim? Daha kaç günün kaldı Orçun? Bayram seyran dışında annen hasta olduğunda onun yanında olabilecek misin?"

Dünyada hırslara yenilmemek gerekiyor.

Hayatı trafikte tüketmemek gerekiyor.

Gün içinde kaç kilometre yaparsam yapayım, akşam olduğunda evime girebileceğim ortalama saati bilebiliyorum.

Çünkü trafik yok.

Çarşı-pazar, evime sadece 5 dakika yürüme mesafesinde.

İlçe hastanesi bile 2-3 dakika yürüme mesafesinde diyebilirim.

Sinema ve tiyatro ihtiyacımızı ise en yakın ilçe olan Keşan'da sadece 15 dakika sonra giderebiliyorum.

Aşığı olduğum Gelibolu Yarımadası ve Çanakkale ise şirin ilçeme sadece 2 saat karayolu mesafesinde.

Saros Körfezi yani Kuzey Ege ise İpsala'dan sadece ortalama 30-45 dakika mesafede.

İstanbul boğazına mahkum değilim artık.

Çanakkale Boğaz'ı burnumun ucunda.

İstediğim zaman boğazda yürüyüş yapabiliyorum.

Adalar mı? 

Hemen yanıbaşımda.

Bozcaada ve Gökçeada ise özgürlüğün tadına varmak için ideal tatil mekanları.

İzmit'te ise tarikat ve cemaat ekseninde daha da gericileşen sosyal yaşamın içinde boğulmaya başlamış, buna bir de trafikte kaos, hava ve çevre kirliliği eklenince ortaya gerçekten içinden çıkılamaz bir hal çıkmıştı.

8 bin nüfuslu bir ilçede ise herkes selam alıp verebiliyor, kendini daha güvende hissetmeye başlıyorsun. 

Çünkü herkes birbirini tanıyor.

Büyükşehirde artan huzursuzluk yaratan şiddet ortamına, küçük ilçelerde ise pek rastlanmıyor.

Trakya'nın engin hoşgörüsü ise inanın herşeye değer.

Hayatım boyunca hep radikal kararlar aldım.

Hiç kolay olanı seçip, tercih etmedim.

Belki mesleki kariyerimi tehlikeye attım.

Belki ömür boyu çok büyük bir işadamı, gazeteci olmayacağım ama 8 bin nüfuslu ilçede Taksici Metin'in oğlu, Hakkı Ustanın torunu olmak bana göre daha keyifli.

İşin özeti, huzurlu ve sadece bir kez yaşanacak dingin bir yaşam hayatta pek çok şeyden kıymetli benim için.

İlber Ortaylı Hocam belki bana sonradan hak verdi ama küçük yerde yaşamak, küçük şeylerle mutlu ve huzurlu olmak inanın bana çok keyifli.

İzmit'teki dostlarımla ile elbet bir gün kavuşacağız, bu böyle yarım kalmayacak.

İleride çok sevdiğim, çok güvendiğim yol arkadaşlarım milletvekili, belki bakan, yada belediye başkanı olacak.

İnsanı sevmek, doğayı sevmek, ormanı sevmek, ağacı sevmek, denizi sevmek kısacası yaşamı sevmek, yaşamın her rengini sevmek kadar güzel bir şey yok.

Bu da benim büyükşehire ve dostlarıma veda mektubum olsun.

Sevgiler ve Sezen'in dediği gibi "yeni ve yeni kalanlara selamlar olsun."

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.