BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Yerel yönetimler, bir diğer deyişle “Mahalli İdareler” gerçekten demokrasinin temel taşı niteliğinde bir aygıt işlevi görüyor.

Çünkü muhtarlar ve azalarının çekirdeğini oluşturduğu yönetimler, aslına bakıldığında demokrasinin temeli işlevi görüyor.

Bu noktada ulusal siyasette bile artık muhtarlara verilen önemi her geçen gün daha çok görüyor ve izliyoruz.

Ülkenin Cumhurbaşkanı, binlerce muhtarı Ankara’da misafir etmiyor mu?

Onlara nutuk atmıyor mu?

Bu vesileyle hem onlara özgüven aşılıyor, hem de Anadolu’nun, Trakya’nın en ücra köşelerinde hizmet veren muhtarlarıyla bağ kurmuş oluyor.

Yani en etkili propagandayı Ankara’da yapıyor.

Bu bağ çerçevesinde de muhtarların, hem kendisine hem de devlete olan sadakatlerini arttırmaya çalışıyor.

Muhtar temelinden başladığımız demokrasi yolculuğumuzun ikinci katı ise belde, ilçe belediyeleri ve dolayısıyla belediye meclisleri.

Yurt çapında faaliyet gösteren siyasi partiler, belediye meclisleri için aday listeleri hazırlıyorlar, bu aday listeleri hazırlanırken biz seçmenlerin görüşlerine başvuruluyor mu mesela?

Yoksa biz seçmenler olarak önümüze sunulan başkan ve meclis üyesi aday listelerinin arasından bir seçim yapmak zorunda mı bırakılıyoruz?

Bu ve bu gibi dayatmalarda artık seçmenin tercihi birçok büyükşehir ve ilçe belediye seçimlerinde farklılık gösterebiliyor.

Örnek mi ?

- İstanbul.

İstanbul’da, ne mi oldu ?
İstanbul seçmeni, meclisi ve başkanı denetleme ve kontrol yetkisini AKP’ye, başkanlığı ise Ekrem İmamoğlu’na, yani CHP’ye verdi.

Örnek mi ?

- İzmit.

İzmit seçmeni, denetimi ve kontrol yetkisini Cumhur İttifakı’na, başkanlığı ise Av. Fatma Kaplan Hürriyet’e, yani CHP’ye verdi.

İstanbul yaklaşık çeyrek asırdır, Refah-Fazilet ekolünden gelen belediye başkanları tarafından yönetildi (son 15 yılı AKP), İzmit ise 2004 yılından beri, yani tam 15 yıldır AKP tarafından yönetiliyordu.

Ve seçmen hem İzmit’te hem de İstanbul’da bu seçimde iktidar partisine “sarı kart” çıkardı.

Sarı kart çıkardı derken, şunu söyledi; “Ey Adalet ve Kalkınma Partisi, artık ülke yönetilemez hale gelmiştir. Biz seçmen olarak size 15 yıldır koşulsuz şartsız genel ve yerel yönetimlerde size destek verdik. Bu dönem artık yetkiyi yerelde sizden CHP’ye veriyoruz. CHP, başarılı olursa artık yönetimde onu da deneyebiliriz” dedi.

Seçmenin mesajını doğru okumak gerekiyor.

Erdoğan’ın ifadesiyle, “İstanbul’u alan, Türkiye’yi alır”.

Biz demiyoruz, tabi Erdoğan söylüyor.

Adeta şimdiden Ekrem İmamoğlu’na yol gösteriyor, Erdoğan.

Peki seçmen sadece iktidar partisini mi cezalandırdı?

Elbette hayır.

Yine son yerel seçimler döneminden güncel bir örnekle yazımı tamamlamak istiyorum.

Edirne’nin Keşan ilçesi, belki on yıllardır CHP tarafından yönetiliyordu.

CHP dışında seçilmiş bir belediye başkanının ismini sorsanız belki yaşı 45’ten az olanlar isim bile söyleyemez.

Durum böyleyken, Keşan’da bu kez belediye başkanlığını AKP kazandı.

Keşanlılar mecliste denetleme yetkisini ise Millet İttifakı’na verdi.

Ben bu durumu artık “seçmen uyandı” olarak görüyorum.

Ve İzmit ve İstanbul’da AKP’ye sarı kart veren seçmen, Keşan’da ise CHP’ye sarı kartı hiç tereddüt etmeden çıkardı.

Demokrasi bu demektir, belki de.

İleri demokrasi hem de…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.