Bir şeylerin iyi gitmediğini anlarsınız.
Sezgileriniz, duyumlarınız, görüleriniz vb. gibi şeyler anlamanıza ışık tutar.
Bazen çok iyi anlamanız için de kafanıza kafanıza vurmaları gerekir.
Biz bu tiplere başka bir şey diyoruz!
Aslında adamın o işi düzeltecek kabiliyeti olmadığını ve avenesindeki kişilerin de ona destek verecek yetide olmadıklarını çok iyi biliyorsunuzdur.
Ama yine de “Biraz daha bekleyeyim, belki yanılıyorumdur” gibi bir takım mazeretler üreterek aslında düzelmesi ya da düzeltmesi mümkün olmayacak işlere-kişilere kendinizce süre tanırsınız.
Çok şükür ki bir şeylerin iyi gitmediğini anlamamız için bizim kafamıza birilerinin vurmaları gerekmiyor.
Şimdi gelelim bu girizgahı neden yaptığıma.
Geçtiğimiz günlerde Facebook hesabımdan bir paylaşım yaptım.
Dedim ki;
Siyasette işler şöyle yürür; Herhangi bir ilçe başkanı basın-yayın ya da sosyal medya aracılığı ile mensubu bulunduğun partiye, belediye başkanına ya da milletvekillerine yönelik bir açıklama yapıyorsa ona karşı olarak ilçe başkanı cevap yazar ve aynı yayın organlarında yayınlanmasını sağlar. Eğer bunu yapmıyorsa ya siyasi dangalaktır ya da partisi, Belediye Başkanı ve Milletvekiline karşı yapılan açıklamalardan mutlu oluyor demektir.
BİLİNSİN İSTEDİM..!
Bunu neden yazdım?
Çünkü CHP Derince İlçe Başkanı Ak Parti’ nin Derince Belediye Başkanı hakkında biraz da siyasi nezaketi aşarak “Hayalet Başkan” içerikli, tüm basında da yer bulan bir açıklama yapmıştı.
Yapabilir mi?
Elbette yapar.
Buraya kadar sorun yok… Haklıdır ya da değildir.
Peki, Ak Parti’ nin Derince İlçe Başkanı buna karşı bir cevap verdi mi?
Hayır, vermedi…
Vermesi gerekir miydi?
Hem de derhal vermesi gerekirdi.
Belediye Başkanının muhatabı değildir İlçe Başkanları.
İlçe Başkanları açıklama yaptığında onun cevabını yine İlçe Başkanı verir.
Ben Ak Parti siyasetinde bir tutukluk görüyorum.
Savunmayı, karşı cevabı unuttuk, varlıklarından bile emin değiliz.
Bir miskinlik çökmüş teşkilatlara.
Milletvekillerinden Fikri Işık ve Mehmet Akif Yılmaz dışında vatandaşla iç içe olan, programlara durmadan, dinlenmeden katılan vekil göremiyoruz.
Öyle birkaç hasta, bedelli askerlik yapanların ziyaretlerini fotoğraflayarak sosyal medya üzerinden “bende çalışıyorum” havası vermekle olmuyor bu işler.
Hele hele iç dinamikleri harekete geçirecek eylemleriniz yoksa ne işe yarayacaksınız siz?
Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan Milletvekilleri ile bölge istişareleri yapıyor.
Korkudan kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
Her şey güllük gülistanlık değil mi?
Bu nasıl bir vekilliktir Allah aşkına?
E tabii, bu milleti dinlemezseniz, derdiyle dertlenmezsiniz, ikballe alakalı kaygınız da zirvedeyse nasıl konuşacaksınız?
Gerçi az bir şey vatandaşın taleplerini lisan-ı kelam ile dile getirdiğinizde başınıza neler geleceğini bilmek de insanı geri çeker lakin bu kadar milletin oyu ile vekil seçilmenin bir bedeli varsa onu ödemeye hazır olmak ER KİŞİ İŞİDİR.
Hep söylerim, Muhittin,ül Ensari Hazretlerini çok muhteşem bir kelamıdır.
Der ki; Evladım, biz korkunun ödünü patlattık.
Siyaset cesaret işidir.
Korkaklar bu işi beceremez.
Cesurlara, korkunun ödünü patlatanlara sahip çıkmak da kişinin asaletindendir.
İşte bu sebeple cesurca hareket eden siyasilere özel bir sempatim hep olmuştur, olacaktır.
Ben pısırık adamları sevmem.
Bir metin yazacak kadar tırsak olan, ne şiş yansın ne kebapçı tipindeki adamlarla da işim olmaz.
En cevval olmanız gereken zamanda, size en çok ihtiyaç duyulan zamanda koltuk ısıtıyorsanız; sizden ne köy olur ne de kasaba.
Bazı işlere ayırdığınız (!) zamanı şu milletin derdiyle dertlenmeye de ayırırsanız hiç olmazsa köyün patika yolu olursunuz değerli ve saygıdeğer bazı ilçe başkanı ve milletvekilleri.
Sözüm sadece Ak Partili vekillere değil tabii.
Diğerlerini de göremiyoruz…
Bi gösterin kendinizi bakalım.
Size niye oy verdiğimizin farkına varalım.
Ha, bu arada… Şu yeni parti falan diyorlar ya!
Bunlar kim ve neredeler?
Kocaeli’ de hareket var mı?
Bir ara o konuya da girelim.
Kalın sağlıcakla.
