Çok değerli Gerçek Kocaeli Gazetesi okuyucuları sevgiler, saygılar.
Rus bilim adamı Maslow'a göre insanoğlunun yaşaması ve hayatını idame ettirebilmesi için gerekli olan ihtiyaçlarının giderilmesi gereklidir.
Bu ihtiyaçların en başında fizyolojik ihtiyaçlar gelmektedir.
Bunlar yemek, içmek, seks, giyinmek, uyumak gibi doğal ihtiyaçlardır.
Bu ihtiyaçlar giderilmediği zaman insan da sıkıntı ve mutsuzluk belirir.
Giderildiği zaman doyuma ulaşılır.
Mutluluk ve haz duygusu belirir ve ihtiyaçlar hiyerarşisinin bir üst basamağına geçer.
İhtiyacı karşılanmayan kişinin bir üst basamağa geçmesi zordur.
Yani yeme-içme dediğimiz GIDA sorununu halletmesi ve karnını doyurması lazımdır.
Ķısacası tok olması lazımdır.
Bugünkü konumuz GIDA ve TARIM.
Hayatı bahçelerde meyve ve sebze yetiştirerek tarlalarda ekin ekip, orak biçip, tırpan sallayıp, harman yapmış ve bu arada eğitimine devam etmiş biri olarak yaşadıklarımı, yaşananları, sorunları ve çözümlerini sizlere aktaracağım.
Bir tarım ülkesi olan ülkemiz bugün yanlış kararlar ve yönetimler yüzünden zor günler yaşamaktadır.
Kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan ve dünyaya tarım ürünleri ihracatı yapan ülkemiz bilinçli bir şekilde tarım ürünleri ithal eden ülke konumuna getirilmiştir.
1923 yılında Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte gelişme, sanayileşme ve endüstrileşme faaliyetlerine başlanmıştır.
Osmanlı'dan kalan borçlar ve savaş tazminatları ivedilikle ödenmiştir.
En büyük önem tarıma verilmiş ve yapılan iktisat kongrelerinde tarım birinci sıraya konulmuştur.
Yurtdışına sattığımız üzüm, incir, portakal, domates vs tarım ürünlerinin getirileriyle Etibank, Sümerbank, Demirbank gibi kurumlar açılmış, uçak fabrikaları kurulmuş, ülkenin her yerine demiryolu ağları döşenmiştir.
1945 ikinci dünya savaşına rağmen dünyada kalkınma hızı en yüksek ülke olarak tarihe geçmiş ve örnek olarak gösterilen ülke olmuştur.
1950-1960 yıllarından sonra yapılan yanlışlar silsilesi ile bugünkü duruma gelinmiştir.
Tarım konusunda yapılan en büyük yanlış; Köy Enstitülerinin kapatılmasıdır.
Okullarda uygulamalı olarak yapılan dersler sayesinde köylü bilinçlenmiş modern tarım tekniklerini uygulamaya başlamıştır.
Bu eğitim kurumları bazılarının çıkarına dokunmuş, köylünün ve çiftçinin bilinçlendirilmesini istememiş, yapılan baskılar neticesinde bu kurumlar kapatılmıştır.
Ortaokulda 1980'lı yıllarda TARIM adı altında dersimiz vardı ve bizler bu dersi çok severdik.
Teorik olduğu kadar bahçeye çıkar çeşitli ağaçlar ve sebzeler dikerdik.
Daha sonraları bu derste kaldırıldı.
Ziraat fakülteleri, teori ile doldurulmuş sahadan uzak mühendisler yetiştirirdi.
800.000 kilometre kare ve her yerinden bolluk, bereket fışkıran ülkemiz sanki işgal altındaymışız gibi ekime kapatılıp, yurt dışında arazi alıp, ürün yetiştirip ülkemize getirmek gibi saçma sapan projelere kaynaklar akıtılıp çiftçimiz mağdur bırakılmıştır.
Yerli tohum ekimi yasaklanmış ve dinlemeyenlere büyük cezalar kesilmiştir.
İthal tohum kullanmaya yönlendirilmiş bu konuda 5 büyük İsrail şirketine büyük paralar ödenmiştir.
İçinde çekirdek olmayan tek seferlik tohumlardan verim alınamamış ve çiftçimiz yine mağdur edilmiştir.
Zeytin, zeytinyağı ve ona bağlı ürünler konusunda bir numara olan ülkemiz Yunanistan, İspanya ve onlara hizmet eden siyasilerin oyunlarıyla engellenmiş ve para karşılığı zeytin, ceviz, fındık, kestane ağaçlarımız kestirilmeye çalışılmış ve maalesef başarılı olunmuştur.
Saman ithalatıyla tarihe geçen hükümetin Tarım Bakanı çıkarak saman ihtiyacımız çoksa bizde saman ekeriz diyerek ne kadar bilgili olduğunu göstermiştir!
Sayın Bakan saman ekilmez ekilen tahılların (buğday, arpa, yulaf vs ) saplarından elde edilir.
Çiftçiye kredi vermesi gereken ZİRAAT BANKASI birilerine peşkeş çekilerek milyon dolarlar aktarılarak asli görevini unutmuştur.
Öncelikle çiftçiler ve köylüler, tarım ile uğraşan herkes için moral ve motivasyonu arttırıcı tedbirler alınmalı.
Toprağa küsmüş olan halkımız için barış sağlanmalıdır.
Malları ve araçları haczedilen, kredi borçları altında ezilen çiftçilerimizin hacizleri kalkmalı malları iade edilmeli ve kredi borçlar silinmelidir.
Ucuz yakıt hammadde temini, ucuz kredi ve hibe verilmeli, çiftçimizin nefes alması sağlanmalıdır.
Ziraat Bankası özüne dönmelidir.
Bugün köylerimiz şehirlerimizden daha güzel yaşanırlılığa sahiptir.
Her türlü teknojik imkan (tv, bilgisayar, internet, cep telefonu vs) her türlü ulaşım aracı doğalgaz, elektrik, su temiz hava bol gıda imkanları bulunmaktadır.
Şehirlerde tıka basa yaşayan halkımızı köylerine dönecek imkanlar sağlanmalı ve köyden şehire değil, şehirden köye göç başlamalıdır.
Toprağını ekebilen, ürün çıkarabilen çiftçi bunu ya kendisi pazara götürüp satmak da ya da İstanbul İzmir vb. büyük şehirlerin hallerine yollamaktadır.
Bu da bir çok masrafı (navlun, komisyon vs.) beraberinde getirmekte ve çiftçi yeterli kazancı sağlayamamaktadır.
Tarlada 30 krş olan domates pazarda 3 TL manavda 5 TL olmaktadır.
Direkt üreticiden tüketiciye ulaştıracak sistemler kurulmalı ve desteklenmelidir.
Ona buna peşkeş çekilen Tariş, Fisko Birlik, Çaykur gibi isletmeler aslına uygun olarak çalışmalıdır.
Organik tarım özendirilmeli.
Yerli tohum kullanımı sağlanmalı (Bu arada ihtiyacı olanlara her türlü yerli tohuma sahip olduğumu bildiririm.)
Doğal gübre kullanımı ve sulama kanalları sağlanmalıdır.
Toprak analizi yapılarak hangi ürünün nerede ekileceği belirlenmeli (Örnek çilek kumlu toprak sever, mpatates sarı toprak sever)
Her bir meyvenin ve sebzenin daha fazla verim verdiği toprak mevcuttur.
Rastgele ben ektim çıksın olmaz.
Tarım arazilerine inşaat izni verilmemelidir.
Merkezi yerleşim yeri belirlenerek çevresi tarım arazilerine ayrılmalıdır.
Pamuk, keten, kenevir, jüt, şeker pancarı gibi hammadde özelliği olan ürünlerin ekimi teşvik edilmelidir.
Seracılıktan uzak durulmalı kış meyvesi ve sebzesi kışın, yaz meyve ve sebzesi yazın tüketilmelidir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün köylü milletin efendisidir sözünün gerçeğe dönüştüğü, ihtiyaçlarını pazardan temin eden çiftçiler yerine pazara ürün getirip, gönderen ve bunlardan gerekli kazancı sağlayan yüzü gülen refah içinde yasayan ve bu refahın bütün topluma yayıldığı günleri görmek dileklerimle.
Hoşçakalın.
Not: Yazılarımda fazla sayısal veri kullanmıyorum. İsteyen olursa her türlü veriye sahibim. Ayrıca yazmamı istediğiniz bir konu olursa bildirebilirsiniz bundan mutluluk duyarım.
Fevzi Küçükçalık.
05366300894. facebook, instigram, whatsapp, messenger ve tweeterden ulaşabilirsiniz.