Yıllarca titizlikle üniversite sınavlarına hazırladılar.
Arkadaşları sinemaya giderken onlar test çözüyordu.
Okulların kar tatilinde arkadaşları eğleneceğiz gezeceğiz diye sevinirken onlar dershaneye gidip sınavlarına hazırlanıyorlardı.
O sınavları kazanmak kolay değildi.
Hele doktor olmak daha da zordur.
Üniversitede tıp fakültesini kazanmak çok büyük puan istiyordu.
En büyük puanlardan biriydi.
O yüzden çok çalışmaları gerekliydi.
Çalıştılar ve birçoğu kazandı.
Bitmedi.
Üniversitede daha da dikkatlice çalıştılar.
Çünkü konu insan hayatıydı.
Hata affetmezdi.
O yüzden pür dikkat gerekliydi.
Bir anlık dalgınlık insanın hayatına mal olabilirdi.
İlk öğrendikleri şey ciddiyet ve dikkatti.
Bu da yetmedi.
Yine çalıştılar çalıştılar çalıştılar.
Bir mühendis 4 yılda mezun olurken onlar 6 yılda mezun oldu.
Yine de doktordan sayılmadılar.
Çünkü önlerinde uzmanlık sınavı vardı.
Uzmanlık sınavı öyle kolay bir şey değildi.
Yıllarını verip çalışıp da kazanamayan pratisyen doktorlar çoktu.
Kimileri kazandı.
Kazanamayanlar Sağlık ocaklarında Türkiye'nin en uç noktalarında güneyinde görev yaptı.
Sonra yedek subay olarak askere gittiler.
Dağlarda PKK'lıların izini süren Mehmetçiğin yanında doktor olarak görevdeydiler.
Şehit düşen Mehmetçikleri kurtaramadıkları için kahroluyorlardı.
Terhis olduktan sonra Güneydoğu'nun psikolojisini üzerinden bir süre atamadılar.
Çatışmalar, bombalar rüyalarına girdi.
Hastanelerin Acil servisinde görev yaparken “hastamızı öldürdün” diye saldırıya uğradılar, dayak yediler.
Halbuki onlar hastanın yaşatılması için bire bin katıyorlardı.
Acile gelen kişi zaten çoktan ölmüştü.
Çoğunu hayata döndürdüler.
Bir teşekkür bile eden olmadı.
Hastanelerin yoğun bakımında çalıştılar.
Her gün birer birer ölen hastaları üzülerek izliyorlardı ama ellerinden bir şey gelmiyordu.
Zaten bütün organları çürümüş, iflas etmiş insanı yine de yaşatmaya çalışıyorlardı.
Bu da yetmedi pandemi çıktı.
İnsanları iyileştireceğiz diye yüzlerce doktor öldü.
Bir Lider çıktı “nereye giderseniz gidin” dedi.
Çok üzüldüler.
Halbuki yıllarını koymuşlar, bu ülke için bu hizmet etmişlerdi. Vatanını seviyorlardı.
Hiçbir yere gitmeye niyetleri yoktu.
Bu Vatana Hizmet etmekten gurur duyuyorlardı.
Lider olan "Beni Türk hekimlerine emanet edin" der diye düşünüyorlardı.
İyi varsın doktor civanım.