Muhteşem bir sözdür.
“Bir insan, aklındakileri söyleyecek cesareti olmadığında korkar”
Ve ardından şu cümleleri duyduğunuzda bu sözün tesiri daha da anlam kazanır.
“Şahsiyetsiz insanlara yol vermektense, yolunuza çıkan köpeğe ısırılın. Daha onurludur.”
Kaç yılı aşkın süredir gücüm yettiği, enerjim el verdiği sürece yazıyorum.
Çoğu yazdıklarım kesin ve net bilgilere, bazıları ise kendi öngörülerime dayanıyor.
Geçmişte yaşanan nahoş hadiseleri anlatırken hem fikri takip yapıyor, hem de okurlarımın o günlerde yaşanan hadiseleri hafızalarında taze tutmalarına yardımcı olarak, bugün yaşananlarla kıyas yapmalarına katkı sağlamayı hedefliyorum.
Bazı okurlarımız parti içinde yaşananları unutmamız gerektiği, o meselelerin geçmişte kaldığı düşüncesindeyken, birçok okurumuz ise eskinin yaşanmış tecrübelerinin bugüne ışık tutuğu görüşündeler.
Geçmişte il siyasetinde yaşananlar birer ibret vesikası olarak önümüzde dururken, o günleri teşkilatlara yaşatanlar halen daha bir “idol” edasında il siyasetine yön vermeye, il başkanından, milletvekillerinden daha aktif ve sevilen şahsiyet algısıyla yol almaya çalışıyorsa ona birilerinin haddini bildirmesi gerekmiyor mu?
28 Şubat sürecinde kurulan ikna odalarının aynısını il binasında kurarak seçilmiş ve adanmış ilçe yönetimlerini fesh etmek için yönetimlerdeki kardeşlerimizi bir bir istifa ettirmek, işleri ve sofrasındaki aşı ile tehdit etmek hangi akıl ve izan ile tanımlanabilir?
Bunları yapanlar bugün piyasada halen varlığını ve popüliterisini sürdürmek için boy gösteriyorsa Ak Parti siyasetine yeniden zarar vermek yolunda adım adım ilerliyorsa, bunları Ak Parti sevdası için yaptığına bizleri kim inandırabilir?
2023 seçimlerinin ülkenin kader seçimi olduğuna inananlar içerde neler döndüğünü, kimlerin hangi niyet ile siyaset yaptığını göremiyorsa, ya da gördüğü halde göz yumabiliyorsa burada çok önemli bir sorun var demektir.
Uzun süredir dikkat çekmeye çalıştığım husus tam budur.
İl siyasetine yön verenlerin üç maymunları oynamasının temelinde yatan sebep etliye-sütlüye karışmayarak kendi yerlerini sağlam tutmaksa bu çok çok daha vahimdir.
Biz Sayın Bakan Fikri Işık ile birlikte 2,5 yıl il yönetiminde birlikte görev yaptık.
Alışılmışın tam aksine siyaset yaparak döneme imza attık.
İlçe Başkanlığımız sürecinde de birlikte görev yaptık ve Sayın Işık milletvekili olduktan sonra Sayın Zeki Aygün ile birlikte de yolumuza aynı hassasiyetlere bağlı kalarak devam ettik.
Hiçbir şaibenin olmadığı, bürokraside vatandaşa karşı yanlış tutum sergileyenler, kurumlarda şeffaf ihale yapmayarak adrese teslim şartnameler hazırlayanlarla hep birlikte bir mücadele serdettik.
Riskse risk aldık, tehditse tehdit aldık.
Lakin ilkelerimizden en ufak taviz vermedik.
Biz bu mücadeleyi korkmadan, gönül rızası ile fi-sebilillah yaparken bir baktık ki birileri yeni kurdukları kendi düzenlerinde şaibeli dosyaları önüne götürdüğümüzde “ İlçe başkanının işi mi bu abi” diyerek dosyaları sümen altı yapmayı, bir kenara koymayı boş verin; şaibeyi ortaya çıkaran memurlara mobing uygulayarak onları cezalandırdılar.
Bizler Sayın Recep Tayyip Erdoğan nasıl siyaset istiyorsa onu yapınca adımız “asi” ilçe başkanına çıktı.
Yetmedi…
Birilerini yeniden Belediye Başkanı yapmanın önündeki tek engel olarak bizleri görenler teşkilatı ortadan kaldırmak için Genel Merkez nezdinde o günün güçlü isimlerini de yanına alarak müthiş bir kulis faaliyeti yürüttüler.
Yetmedi güçleri…
İstifa ettiremediler, görevden aldıramadılar.
Tam 13 kişiyi aday adayı olarak Genel Merkeze götürüp geri getirdiler.
Sonunda bizim isim vermemize razı oldular.
Verdiğimiz ismi de bir günde hallettiler.
Neyle, nasıl, hangi vaatlerle ikna ettiklerini sizin vicdanınıza bırakıyorum.
Şimdi bu adamlar yine cirit atmaya başladılar…
Bundan büyük tehlike ne olabilir?
Bunlara il siyasetinde prim kazandırmak kime fayda sağlar?
“Bugün ziyaretime gelenler” diye sosyal mecrada yan yana 4 fotoğraf yayınlayan, dördünde de farklı tişört ile fotoğraf çekildiğinin farkında bile olmayan bir şahsiyet neyin PİAR’ını yapıyor olabilir?
2023…
Böyle mi hazırlanılıyor?
Bir yandan MHP teşkilatları, bir yandan Ak Parti’nin gerçekten gönül siyaseti yapanlarının bu mücadelesi bunların heva ve heveslerine teslim edilecek kadar basit midir?
MHP Kocaeli’ de Yunus Emre Kurt’ un il başkanı seçilmesinden sonra hem il hem de ilçelerinde ne denli proaktif siyaset yaptığını görmüyor mu insanlar?
Kimileri “Sosyal medya algısı bu, oylara yansımıyor” dese de ve ola ki öyle de olsa; böylesine aktif siyaset yapmak, teşkilatların motivasyonunu zirveye çıkarmak, her gün ayrı ayrı programlar yapmak büyük bir başarı ve 2023 seçimlerine katkı değil midir?
O halde “el tutana el uzatmak adaptandır” desturunca el ele vermek de bu adabın devamı olmalıdır.
Birlikte yürünecek bu yolda Cumhur İttifakı olarak hem birlikte planlamalar yapılmalı, hem içerdeki temizlik bir an önce başlatılmalıdır.
Ak Parti siyasetine dolaylı ya da dolaysız zarar veren herkes ama herkes gerekli ve sert bir şekilde uyarılmalı, kendi piarını yapmalarının önüne mutlaka geçilmelidir.
Hele hele gereksiz, sevimsiz ve unutulmuş adamların bırakın atamasının yapılmasını; atama söylentilerinin bile önüne geçilmelidir.
En ufak bir ihmale gelmeyecek kadar önemli olan 2023 seçimlerinin tüm sorumluluğu ittifakın büyük ortağı Ak Parti’ dedir.
Dolayısı ile Ak Parti siyasetini Kocaeli’de yönetenler aynayı kendilerine tutmalı ve yeni bir yol haritası belirlemelidirler.
Kimse masanın dağılmasını beklemesin.
Herkes kendi masasını temizlesin.
Kalın sağlıcakla.
Size yakışan bu olur işte; CUMHUR İTTİFAKI ne kadar fazla vurgulanırsa 2023 hedefine o kadar hızlı yol alınır