banner549

BİST
4.854,16
ALTIN
1.043,73
DOLAR
18,62
STERLİN
22,41
EURO
19,31

Yıl 1925. 

Sıcak bir Ağustos günü Maşukiye’de dünyaya gözlerini açtığında Cumhuriyet ilan edileli daha birkaç yıl olmuştu. 

Asker babası kızı Leyla’yı okutmak istiyordu. 

Azimli çalışkan Leyla, lisenin fen kolundan mezun oldu. 

Gençlik yıllarında kendi olanaklarıyla yaşlılara okuma-yazma öğrenmeleri için kurs açtı. 

Köyün kızlarına biçki-dikiş öğretti. 

Konserve yapmayı öğretti. 

İğne yaptığı çocukların acısını çikolata, şekerle tatlandırdı. 

Köylü, kavak ağacı nedir bilmiyordu.

Paşa kızından öğrendiler. 

Para kazandılar. 

Köy ilkokulu onun sayesinde vardı. 

Artık onu Maşukiye’de, Derbent’te Uzuntarla’da, Acısu’da, Ketence’de, Tepetarla’da tanımayan yoktu. 

Namı İzmit’in kıyı mahallelerine kadar ulaştı. 

Babası Hasan Atakan istiklal savaşında kurmay kıdemli yüzbaşı rütbesi ile Mürettep Süvarisi Tümeni komutanıydı. Babasını rol model aldı. 

O yüzden atlara ve silaha düşkündü. 

Disiplinli, çalışkan, prensipli olmayı babasından öğrenmişti. 

Evlilik yerine kendini doğduğu kentin insanına adamıştı. 

Yardımseverler Derneği, Veremle Savaş Derneği ve Türk Kadınlar Birliği’nde çalıştı. 

Herkes tarafından sayıldı sevildi. 

30 yaşına geldiğinde CHP Maşukiye Ocak başkanı, 10 yıl sonra ise CHP Kocaeli il başkanıydı. 

Bu hızlı yükselişini kimse durduramadı.

 İzmit Belediye başkan adayı olduğunda 43 yaşındaydı. 

İzmit’e bağlı 100 köyü tek tek gezdi. 

Köylülere “Vereceğiniz oyları sizlere helal ettireceğim” dedi. 

Herkes inandı. 

Peşine takıldı. 

Kendi el yazısıyla mektup hazırladı. 

İzmit’teki bütün kadınlara gönderdi. 

Her eve akan su ve çamursuz sokak vaat etti. 

Rakibi Adalet Partili Rıdvan Atay’dı. 

Kimse seçilmesine ihtimal bile vermiyordu. 

Sandıklar açıldı. 

Belediye başkanlığını ezici bir farkla kazanmıştı. 

Tarihin altın sayfalarına “seçilmiş ilk kadın belediye başkanı” olarak geçti. 

Bırakın Türkiye’yi tüm dünya gıpta ile baktı.

Parti Genel sekreteri Bülent Ecevit Ankara’dan kalkıp İzmit’e geldi. 

Daha sonra Parti Başkanı İsmet İnönü İzmit’e gelip, kendisini tebrik etti. 

İlk işi, su işini çözmek oldu. 

İzmit’in imar planı çıkardı. 

Kooperatiflere arsa verdi. 

Yüzlerce kişiyi ev sahibi yaptı. 

Kente sonradan adını taşıyacak deniz kıyısına güzel bir nikâh salonu kazandırdı. 

Ulaşıma el attı. 

Kent merkezindeki küçücük terminali geniş bir alana taşıdı. 

Köylere doktorlar göndererek halkın muayene olmasını sağladı. 

Ufku genişti. 

1969’da Amerika’ya incelemelerde bulunmak için gitti. 

İzmit’in göbeği sayılacak yerde Körfezin bataklığını kurutarak Kocaeli Fuarını kurdu. 

Kocaeli Fuarı, İzmir Fuarından sonra Türkiye’nin en çok ziyaret edilen fuarı oldu. 

Başlattığı asfalt ve yol ıslah çalışmalarıyla İzmit halkının sevgisini kazandı. 

Verem Hastanesi açtı. 

Kocaelispor 'a büyük destek verdiği için Kocaelispor "Koruyucu Başkanı" seçildi. 

Bazıları sırf başarısını karalamak için kente genelev açalım dedi. 

Ahlaksızlara öyle bir cevap verdi ki arkalarına bakmadan gittiler. 

Türk Kadınlar Birliği Onu “Yılın Kadını” seçti. 

Bu işleri görevde kaldığı sadece 2.5 yıl gibi kısa sürede yapmıştı..

11 Şubat 1971 koca bir kentin kan ağladığı gün oldu. 

Yağmurlu ve soğuk bir havada, Değirmendere'deki toplantıdan çalışma arkadaşlarıyla İzmit'e dönüyorlardı. 

Gece 23 civarlarıydı. 41 AK 281 plakalı otomobili meclis üyesi İsmail Kolaylı kullanıyordu. 

Şoför mahali yanında Leyla Hanım vardı.

Arkada ise meclis üyeleri Abdurrahman Yüksel ve Feridun Özbay.
Seymen yakınlarında koskoca bir askeri kamyon ışıksız, renksiz, işaretsiz, bırakılmıştı yol kıyısına. 

Daracık anayolda rampa aşağıya inen otomobil önüne çıkan bu karanlık ucubenin altına girdi. 

Belki sağ kurtulacaktılar ama arkadan gelen başka bir otomobilin çarpması sonucu araç alev almıştı. 

Yoldan geçenler ve arkalarından gelen arkadaşları Şahap Bilgisu ve Halis Köseoğlu alevleri zor söndürdüler. 

İlk önce arkada oturan Abdurrahman Yüksel ve Feridun Özbay çıkarılıp hastahaneye sevk edildi ama son nefeslerini yolda vermişlerdi. 

Önde oturan, kamyon altına sıkışan Leyla Hanım ve İsmail Kolaylı’yı çıkartmak kolay olmamıştı. 

Sabah Devlet Hastanesi morgundan Türk bayrağına sarılan tabutları alınıp, belediye önüne getirildi. 

Leyla Hanım’ın tabutu beyaz gelinlikle süslenmişti. 

Hava buz kesmişti. 

Şubat ayın soğuk gününü bulutlar arasından ara sıra çıkan güneş ısıtıyor, bazen yağan kar taneleri bembeyaz gelinliğin üzerine düşüyor onun masumluğuna eşlik ediyordu. 

Cumhurbaşkanından, Seka Genel Müdürü Aziz Gümüş’e, yabancı Konsoloslardan, valilere kadar herkes cenazeye çelenk göndermiş, İzmit sokakları çiçek bahçesine dönmüştü. 

Şehirdeki çiçekçilerde çiçek bitince, İstanbul ve Adapazarı’ndan getirtilmişti. 

Kentte; bir kıyamet kopmuştu sanki . 

Gözyaşları sel olmuş, geçen trenlerin acı düdük sesi şehrin matemine eşlik ediyordu adeta..
Cenaze töreninde de mahşeri bir kalabalık vardı. 

Bursa, İzmir, Ankara hatta Adana’dan bile insanlar gelmişti. 

Bülent Ecevit bizzat cenazeye katılırken, Başbakan Süleyman Demirel bir taziye mesajı yayınlamış “ Elim bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş olmalarından derin bir teessür duyuyorum “ demişti. 

Hatta o sıra İstanbul Davutpaşa’da askerlik yapan İzmitli genç Necdet Akar, cenazeye katılmak için izin istemiş, komutanı izin vermeyince firar edip cenazeye katılmıştı.

Babası Koskoca Orgeneral çocuk gibi ağlıyordu. 

Annesi Behice Hanım tükenmiş ayakta duramıyordu. 

İl protokolu tam kadro hazırdı. 

Cenazesi Belediye önünden alınıp, omuzlarda Fevziye camisine getirildi. 

Namaz sonrası tabutlar elden ele, Demiryolu caddesinden Alemdar’a, oradan İstanbul caddesini takiben Kolordu binasının önüne getirilmişti... 

Tabutları geçtiği caddeleri ve apartman pencerelerini dolduran İzmitlilerin gözyaşları sel olmuş, cenazenin arkasında binlerce insan gözyaşları içinde yürüyordu. 

Askeri araçlara konan tabutlar Bağçeşme Mezarlığına sanki gitmek istemez gibi ağır ağır gidiyordu. 

İzmitliler şehrin 3 evladını ve belediye başkanlarını sonsuza dek ebedi istirahatine uğurladılar.
Eğer yaşasaydı, bakan olacaktı. 

Belki de başbakan. 

Yıllar sonra efsane oldu. 

Kadınlar; kızlarının yaptığı işi beğenmişse; ya da kızı güzel - alımlı ise “Maşallah Leyla Atakan Gibi” dediler. 

Adı sokaklara, caddelere, apartmanlara, kültür salonlarına, hatta okullara verildi. 

Şimdi o efsane kadının hayatı film oldu. 

Filmin adı “Leyla Hanım”. Onu da filme konu eden yine bir kadın belediye başkanı. 

İzmit Belediye başkanı Fatma Kaplan Hürriyet. 

Filmi, biz daha görmeden bir sürü ödül aldı. 

İlk olarak 23. Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali Özel Ödülü'nün sahibi oldu. 

Ardından IFA İstanbul Film Ödülleri'nde, En İyi Türk Belgesel Sinema Filmi ödülünü aldı. 

Yetmedi, 7.nci Türk Dünyası Belgesel Film Festivali’nde Belgesel Film Yarışmasında jüri özel ödülüne layık görüldü. 

Şimdi film merakla bekliyor, emeği geçenlere teşekkür ediyoruz 

…….SON……

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ergun Tekin 2022-12-07 10:40:41

Şehrimize sayısız değerler katan hakkın rahmetine kavuşmuş Leyla Atakan ve değerli diğer ahirete göçmüş insanlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Nazımcığım yine o güzel kaleminden harika dizelerle onları bizlere bir kez daha yaşatmış oldun. Terbiye, ahlak, çalışkanlık ve halka yakınlığın ne derece bir yöneticide olması gereken hususlar olduğunu bu anlatımınla verdiğin emeğe teşekkür ederim.