Müsaadenizle sizi yıllar öncesine götüreyim!
İlimizde 2004 ile 2009 yılları arasında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri olarak görev yapan Münir Karaloğlu’nu bu kentte de geniş kesim tanır.
Bir gün yanıma İzaydaş’ta çalışan bir arkadaş geldi ve İdris ağabey 1 sene oldu beni hala kadroya almadılar. Benden sonra giren teşkilat yöneticilerinin akrabaları hemen kadrolu oldular dedi.
Aynı işi yapmalarına rağmen kadrolu ile kadrosuz işçiler arasındaki ücret farkının yüksek olduğunun altını çizerek ‘çocuğum var maaş yetmiyor, kadroya girmeme yardımcı ol’ dedi.
Peki, bu işlerle kim ilgileniyor? Diye sordum.
Genel Sekreter Münir Karaloğlu ağabey yanıtını verdi.
Tamam kardeşim çocuğun için Münir Bey ile görüşeceğim dedim.
Bir saat sonrada Münir Karaloğlu’nun sekterinin yanına gidip görüşmek istediğimi söyledim.
Tamam ben size haber veririm İdris Bey dedi.
Aradan 1 saat geçti ve telefonum çaldı.
Arayan sekreterdi ve bana Münir Bey 1 saat sonra sizi makamında bekliyor efendim dedi.
Bende teşekkür edip telefonu kapattım.
Tam randevu saatinde Münir Karaloğlu’nun odasının önüne geldim.
Bir dakika sürmedi buyurun denildi ve içeri girdim.
Beni yakından tanıyanlar bilirler çok sakin bir yapım vardır.
Masasının önündeki sandalyeye oturdum.
Kısa bir sohbetten sonra doğrudan konuya girerek falanca kardeşimiz Büyükşehir’e bağlı olan bir kurumda adaletsizlikle karşı karşıya. Küçük çocuğu da var, maaşı yetmiyor. Bu haksızlığa el atarak kadroya alınmasını sağlamanızı rica ediyorum dedim.
Birden bire öfkelendi ve ayağa kalkıp o kardeşimizi kastederek ‘Önce bir şey isterler, sonra daha da fazlasını da isterler’ yanıtını verdi.
Bende ayağa kalkıp aynen şöyle dedim: Sizin Rize’den getirdiğiniz kişilerden biri olsaydı hemen ilgilenirdiniz. Bu arkadaş Rizeli değil ya umurunuzda değil.
Ve bu sözleri söyledikten sonra hızlı adımlarla odadan çıkmak için harekete geçtim.
Kapıdan çıkarken dönüp baktığımda Karaloğlu şaşkın bir haldeydi!
Sonraki dönemlerde Karaloğlu tokalaşmak için elini uzattığında bile el vermedim.
Bazen öyle anlar olurdu ki Başkan Karaosmanoğlu ile tokalaşır, sıra ona gelince es geçerdim.
O dönem bu kentin en kudretli isimlerinden biriydi Karaloğlu.
Aradan 1 yıl geçti ve bir gün Belsa’ya, yani bugün İzmit Belediyesi’nin kullandığı o günlerde Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olan binaya doğru çıkarken Karaloğlu ve Kent Konut A.Ş.’nin Genel Müdürü Ahmet Karadağ ile yüz yüze geldik.
Karadağ’ın elini sıktım, Karaloğlu’nu es geçtim.
Bu duruma tanık olan Karadağ, Karaloğlu’na aynen şöyle demiş: Efendim İdris Bey beyefendi biridir. Anladığım kadarıyla aranızda bir problem var.
Karaloğlu’da şöyle cevap veriyor. Ahmet, İdris çok delikanlı biri. Benden bir şey istedi, kendi adına değil başkası adına ama gergindim ters yanıt verdim. O gün bugündür benimle konuşmuyor. Oysa ben gazete patronlarını bile makamımdan kovuyorum, ihale almak, reklam almak için ertesi gün tekrar gelip yalakalık yapıyorlar.
İsmini yazmayayım bu kentin anlı şanlı geçinen bir gazete patronu!
Benim meslektaşlarım maalesef böyledirler.
Dik duramazlar, üç kuruş için eğilip bükülürler!
2022’nin sonlarına doğru basın ve internet haberciliği ile ilgili düzenleme yapıldı.
Bu yasa geçtiğimiz Nisan ayından itibaren de yürürlüğe girdi.
Kurallara riayet eden biri olarak 31 Mart gelmeden arkadaşlara istenen belgeleri hazırlayalım dedim.
Ve 3 günde savcılıktan mevkute belgesi onayını almak da dahil evraklar eksiksiz hale getirildi.
Bende 3 Nisan’da Basın İlan Kurumu Kocaeli Şubesi’ne gittim.
Belki de ilk başvuran kurumlardan biri de Gerçek Kocaeli’ydi.
O sırada son derece nezaketli bir hanım efendiye Müdür Beyle tanışmak istediğimi söyledim.
Tabi efendim diyerek ayağa kalktı ve Müdür Beyin odasına giderken bende ayağa kalkıp peşinden gittim.
Müdür beyin odasına girdi ve Gerçek Kocaeli Genel Yayın Yönetmesi İdris Bey sizinle görüşmek istiyor dedi.
Müsait olmadığını söyle dediğine kulaklarımla şahit oldum.
Kapı açıktı ve içeriye doğruya baktığımda sadece bir kişi vardı.
Müdür beyle ikisi gırgır şamata halde telefonlarını kurcalamakla meşgullerdi!
Bu davranışı benim gibi birinin unutması mümkün değil ve o gün bir kenara da not düştüm.
Müdürün ismini yazarak reklamını yapmak istemem!
O müdüre A Haber’den geldiler efendim deseler ayağa kalkıp hemen beni içeri alırdı.
Hatta belki de esas duruşta dururdu!
Ayrım yaptıklarını bilmeyen kaldı mı?
Bu konunun üzerinde durmadım iyi günler dileyerek çıktım.
Aradan 1 hafta geçti başvuran kurumlar onaylandığı halde Gerçek Kocaeli’de sorun var, bizim sistemimizde sitenize girilmiyor denildi.
Bende ekibimdeki arkadaşlara durumu aktardım.
Sorun yok, sorun olsa bizdeki sistem alarm verir. Bırakın Türkiye’yi, dünyanın her yerinden Gerçek Kocaeli’ye giriliyor dediler.
Bu yanıtı BİK’teki arkadaşlara aktardım.
Tekrar bizde girilmiyor yanıtını alınca bu seferde kendim araştırmaya başladım.
Kimi aradıysam sorun yok Gerçek Kocaeli’ye giriliyor dediler.
İran’da iş insanı bir arkadaşım var.
Onu da Whatsapp’tan arayıp Gerçek Kocaeli’ye gir bakalım bir bilgisayardan dedim.
Sorun yok giriliyor karşılığını aldım.
BİK’teki arkadaşı da arayıp sitem ettim.
Sitenizde sorun var, bu durumda onay vermeyiz dediler.
Kendi bilgi işleminize bilgi verin.
Sorun bizden kaynaklanmıyor dedim.
Uzatmak istemem.
Günler sürdü giriliyor, girilmiyor tartışmaları.
En sonunda bana atılan Bilgi İşlem adına şu lingi gönderiyoruz yazılı mesajı aynen yazılımcı arkadaşlara gönderdim.
Ve iki dakikada sorun çözüldü ve ekibin başındaki kişi bana aynen şöyle dedi: Abi bizi günlerdir boşuna uğraştırmışlar. Nevz kaydı, yani Haber Sitesi notunu düşmeyi unutmuşuz. En başta bunu bize söylemek zor mu, 1 dakikalık iş.
Kendi kendime Basın İlan Kurumu değil, İş Bilmezler Kurumu dedim!
Onaylandı ve Ramazan ve 23 Nisan’la ilgili kurumlardan gelen ilanları kullandık.
Öncesinde de kullandığımız ilanlar var.
Yaklaşık 15 gün sonra da Yazı İşleri Müdürünüz sabıkalı kabul edilmedi dediler!
Sabıka dedikleri adam öldürmek, hırsızlık yapmak, ya da başka türlü çirkin suçlar değil.
Adam dövmek!
Oğlunu dövenleri dövmüş müdürümüz.
Bunu sorun ettiler.
Siz savcı mısınız, hakim misiniz?
Hüküm kadrosu diye bir şey vardır.
Adam dövülmüş, hırsızlık yapılmamış!
Bende lisans mezunu bir kardeşimin belgelerini attım.
Bu da deneyimsiz dediler!
Şaka gibi ama gerçek!
Bugünde BİK’in kurumlara Gerçek Kocaeli ile ilgili beklemede notunu düştüğüne dair bilgiler kulağıma kadar geldi.
Yani kurumlara 19 Mayıs ilanlarını vermeyin demektir bu.
Yine Ramazan ve 23 Nisan ilanlarının faturalarının ilgili kurumlara BİK tarafından gönderildiği bilgisi de geldi.
Muhasebe görevlileri sizi arar denilmesine rağmen BİK’ten bizi arayanda olmadı.
Basın İlan Kurumu Kocaeli Şube Müdürü’nün cep telefonunu bulup kendisini aradım.
Kendimi tanıttıktan sonra müsait değilim deyince, 3 Nisan’da yaşananları hatırladım ve tepem attı.
1 dakika sürecek beni dinleyin diyerek şöyle dedim: Yazı İşleri Müdürünüz sabıkalı kabul edilmedi dediniz, sabıka dediğiniz adam dövmek. Siz savcı mısınız, hakim misiniz, kimsiniz? Savcıysanız söyleyin de bilelim!
Araya girerek bu üslupla konuşamazsınız deyip telefonu yüzüme kapattı!
Allah’ın bildiğini kuldan saklayamam; sabah akşam adeta önlerine gelene hakaret ederek konuşan siyasileri alkışlayanlar bize üslup dersi vermeye kalkışıyorlar dedim kendi kendime!
Daha sonra BİK’teki başka bir görevliyi arayıp bu rezaletlerle ilgili sitem ederek Gerçek Kocaeli’yi kayıtlardan silin kardeşim iyi günler diyerek telefonu kapattım.
Ve BİK’le ilgili dava açmaya karar verdik.
BİK’teki arkadaşlar beni diğer meslektaşlarımla karıştırmasınlar!
Ben üç kuruş ilan için kimsenin yanında el pençe divan durmam!
Haksızlığa gelemem.
BİK’le mahkemede hesaplaşacağız.
Basın ve İnternet Yasası’nı tek bir gün dahi gazetecilik yapmayanların hazırladıkları da belli.
Demek istediğim şu; bu pilav daha çok su kaldırır!
Konuşacak, yazacak çok şey var.
Önümüzdeki günlerde aynı konuyla ilgili birkaç kez daha değerlendirme yaparız.
Sevgiyle kalın, Gerçek Kocaeli’de kalın!
