Hayatımda şu ana kadar sağırlık, yani işitme kaybı gibi bir sorunum olmadı.
İnsanı kör ve sağır eden çaresiz bir hastalığa da yakalanmadım!
O hastalığın adı açgözlülüktür!
Bana genelde ne istediğini bilen, yüksek özgüvene sahip birisin derler!
Ben de böyle söyleyenlere her seferinde tebessüm ederek eğer bana ne bilirsin diye sorarsan cevabım Hz. Mevlana gibi haddimi bilirim olur karşılığını veririm.
Babamla özellikle gençlik yıllarımda hiç anlaşamazdık!
Onun kara dediğine ben ak derdim.
Benim ak dediğime o da kara derdi!
Bir ara beni çok kızdırdı ve evi terk ettim; yıllarca da görüşmedim, konuşmadım!
Bizi barıştırmak için onlarca kişi devreye girdi, her seferinde olumsuz yanıt verdim!
Keçi inadı var bende!
Nitekim sevgili babam zaman zaman kime çekti bu, çok inatçı da derdi!
Aradan yılar geçti.
Bir sabah telefonum çaldı, arayan validemdi.
Baban hasta, şu anda da hastanede bilgin olsun dedi.
Taksiye atladım ve doğruca hastaneye gittim.
Beni görünce çok şaşırdı sevgili babam!
Gülümseyerek ona sarıldım ve elini öptüm.
Bitkin ve halsiz görünmesine rağmen moral vermek için iyisin maşallah dedim.
Yüzünü okşayarak benden önce ölmek yok, Allah’ın izniyle daha uzun yıllar yaşayacaksın da dedim.
Gülmeye başladı.
Yanındaki diğer hastalara da gülümseyerek geçmiş olsun dileklerinde bulundum.
Sonra ayağa kalkıp doktorunla görüşeceğim, birazdan yine gelirim diyerek odadan çıktım.
Doktoruna onlarca soru sordum.
Şeker hastası olan babamın insülini ihmal ettiği ve beslenmesine de dikkat etmediği sonucu ortaya çıktı.
Tekrar odaya dönerek ne yapması gerektiğini tane tane anlattım.
Kısa sürede hastaneden taburcu olup eve döndü.
Validemin bana aktardığı belirtilerden yola çıkarak psikolojik sorunları olduğunu da fark ettim.
Doğru şekilde yönlendirerek o sorunun da üstesinden geldik.
Geriye tek bir problemi kalmıştı; duymayan, giderek sağırlaşan kulakları için işitme cihazı almak.
Bir dostuma durumu aktardım Alim Erken’e git. Alim Bey işinde uzman, dürüst ve mütevazi biridir yanıtını aldım.
İzmit Cumhuriyet Caddesi Girgin İşhanı No. 72 kat 1’de faaliyet gösteren Medsa İşitme Merkezi’ni aradım.
Telefona cevap veren kişi Alim Erken’di.
Kısa süren telefon yoluyla iletişimde aslında yıllardır birbirimizi tanıdığımızı da fark ettik.
Neyse uzatmayayım; babamla birlikte bu merkeze gittik.
Alim Erken’in İşitme ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı olan eşi Şeyda Bilgisu Erken ve görevli personelle de tanıştık.
Her biri zarif insanlar.
Yaklaşım tarzları ve işitme sorunlarıyla ilgili deneyimlerini aktarma biçimleri harikaydı.
Deneme amaçlı kulağına işitme cihazı takıldığında babamın yüzüne yansıyan mutluluk ifadesini görmek de her şeye değerdi.
Alim Erken ve değerli eşi Şeyda Bilgisu Erken bu kentte çok tanınan işlerini layıkıyla yapan düzgün insanlar, düzgün esnaflar.
Kuşkusuz ticarette siyaset olmaz, ama fark ettim ki her görüşten insanın da takdir ettiği kişiler.
Atalarımızın dediği gibi ne ekerseniz, onu biçersiniz.
Medsa İşitme Merkezi, mütevaziliğin, dürüstlüğün, açık sözlülüğün kazandırdığı bir kurum.
Alim Erken eşi Şeyda Bilgisu Erken’e zaman zaman Cengiz Kurtoğlu’nun duyanlara duymayanlara ben onu çok seviyorum şarkısını mırıldanıyor mu?
Bunu bilemem ama benim gördüğüm şu; duyanlar duymayanlara, duymak için Medsa İşitme Merkezi’nin doğru adres olduğunu söylüyorlar.
Ne mutlu böyle olabilen esnaflara. Nokta.