Ulus olarak zor günler yaşıyoruz.
Deneyimsiz, eğitimsiz kadroların yönetimdeki ülkemiz sıkıntılı günler yaşıyor.
Her alanda özellikle ekonomide sorunlar öylesine büyüdü ki, toplum olarak gülmeyi bile unuttuk!
Ülkemizi yönetenlerin mizah anlayışı zayıf... şakayı, espriyi, fıkrayı, karikatürü sevmiyorlar.
Haklarındaki en ufak eleştiri de, paylaşılan bir tweet de veya çizilen bir karikatürde hakaret unsuru aranıyor.
Soluğu mahkemede alıyorsunuz.
Hemen dava açıyorlar oysaki kötüledikleri o eski dönemin siyasetçileri öyle miydi? Hayır!
Onlar son derece hoşgörülüydü.
Zengin bir mizah anlayışları vardı.
Haklarında fıkra anlatılmasından ya da karikatürlerinin çizilmesinden memnuniyet duyarlardı.
Sahnelerde onların taklitleri yapılırdı.
Dava açmak bir yana sanatçılara teşekkür ederlerdi.
Sevgili okurlarım Gülmeyi ve de güldürmeyi unutmuş bir toplum haline geldik.
Mizah, demokrasi toprağında yetişir ve meyve verir.
Espri, Nükte ve mizah son yıllarda özellikle siyasi hayattan elini ayağını iyice çekmiş gibi.
Ülkemizde sevgi, barış ve hoşgörünün yerini kin, nefret ve kavga aldı.
Sosyal ve siyasal yaşamın ağırlığı altında ve toplumu boğan zamlar karşısında nasıl gülebiliriz ki.
İnsanlarımız bastırıldı sindirildi gülme ve güldürme de bitti.
Mizah alanında çöl gibi çoraklaştık.
Fikir ve düşünce özgürlüğü hukuk, Liyakat, ehliyet kalmadı.
Her yıl gerisin geriye gidiyoruz…
Büyük kentlerde sokaklarda caddelerde dolaşan insanlara bir bakınız gülen gülümseyen bir insana rastlanabilecek misiniz?
Hemen herkesin yüzü asık kaşları çatık gözleri hüzünlü oysa bizler ulus olarak gülmeyi de eğlenmeyi de coşup sevinmeyi de en iyi şekilde biliyor ve hak ediyoruz.
Öyleyse neden hep kederliyiz. Bunun en büyük sebebi siyasettir!
Ülke iyi yönetilmiyor.
Mutsuzluğun kaynağı budur.
Siyasiler birbirleriyle dolaşmaktan, ülkenin sorunlarıyla uğraşmaya vakit bulamıyorlar. Mizah, fikirleri, şakaları, eleştirileri zekice anlatan sözcüklerdir mizahın amacı bizleri güldürmek olsa da kişileri, siyasileri ya da toplumsal sorunları eleştirmek düzeltmek için yapılır.
Yaratıcı bir ustalık ister mizah hayatın rengidir.
Günümüzde siyasiler mizah yeteneklerini geliştirsinler inanın ki halkla çok daha etkili diyalog kurabilirler erdi sizleri biraz olsun gülümsetebilen girsem ne mutlu bize…
İktidar her gün biraz daha sinirli oluyor ve hırçın ulaşarak sağa sola sataşıyor ekonomimiz hasta tedavi istiyor dış borçlarımız felaket milyar dolarlar ile ifade ediliyor.
Bunun yanında trilyonlarca ifade edilen iç borçlar var. Cari açık yama tutmayacak ceket gibi işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı maksimum düzeye ulaşmış durumda.
Açlık eğitim faciası yağmacılar kapkaççılar sağlık faciası bir gül döviz ve altın fiyatlarındaki artış, talancılar, rüşvetçiler, tokatlılar, sahtekarlar, soyguncular, hırsızlar, halk düşmanları…
Bütün bunlar Türkiye’de cirit atıyor nasıl önlenecek?
Üçkağıtçılara dur diyen çıkmayacak mı? Bu kepazeliğe ne zaman son verilecek?
Falcı önündeki billur küreğe baktıktan sonra gözlerini müşteriye dikmiş
– Siz demiş.
40 yaşına kadar çok ıstırap çekecek ve parasız bir ömür süreceksiniz.
Adam umutla sormuş; peki, ya kırkından sonra?
- Kırkından sonra bu hayatta alışmış olacaksınız.
Biz de galiba bütün bu çirkinliklere alışmak zorunda kalacağız.
Hayatın engebeli yollarında tökezleme emek için herkes bir şeylere sarılıyor.
Önemli olan düşmemek ünlü film yıldızı Ava Gardner da düşünmemeyi, çevirdiği ilk film sayesinde öğrenmiş.
Yıldız film setini annesi tarafından getirilmiş sahne basit. Ava Gardner Kızılderili kılığına girmiş.
Ata sahici bir Kızılderili’nin arkasına binmiş. Kameranın önünde 4 nala geçmişler sahne bitmiş.
Annesi kızına atla hızlı gitmenin tehlikeli olup olmadığını sorduğu vakit..
– Tehlikeli değildi anne demişi
Kızılderiliye arkadan sarıldım eyerin sapını da sıkı sıkıya tuttum.
Annesi şaşkınca söylenmiş.
– İyi ama kızım atın eyeri yoktu ki…
Biz de ulusça bir şeylere tutunmuş gidiyoruz ama insan neye tutunduğuna biraz dikkat etmeli!