Henüz 20-25’li yaşlarda olanlar hatırlamazlar.
2002’de meydanlarda biz Atatürkçüyüz, Cumhuriyet’ten, demokrasiden yanayız diyenlerle, bugün nasıl bir bahane bulsak da Cumhuriyet kutlamalarına katılmasak, ya da ertelesek diye düşünenler aynı kişilerdir.
Bir zamanlar hem laik, hem Müslüman olunmaz diye adeta haykıran Tayyip Erdoğan, 2002’de değiştik, milli görüş gömleğini çıkardık da demişti.
Beyefendinin değişmediğini de bizzat yaşayarak gördük.
Yazanın, çizenin, konuşanın ceza almadığı demokrat bir Türkiye diyen de Erdoğan’dı.
Cezaevleri doldu taştı, ağzını açan, tweet atan kendini hakim karşısında buluyor.
14 yaşındaki çocuklar bile Cumhurbaşkanı’na hakaretten cezaevine atılıyor.
Silahsız ve şiddetsiz olmak kaydıyla isteyen herkes izin de almadan yürüyüş ile protesto eylemi yapabilir şeklindeki anayasal hak bile askıya alınmış durumda.
Hilafet isteyen, şeriat sloganları atan gruplara kimse dokunmuyor, iktidarı eleştirenlerin bulunduğu noktaya da polisler akın ediyor.
Daha doğrusu tepeden kendilerine böyle bir emir geliyor.
Polislerin müdahalesi suç, bu suçu işlettirenlerle millete yeni anayasa masalı anlatanlar da aynı kişiler.
Medyasını yüzde 95’i kontrolleri altında ve topluma 7/24 aslı astarı olmayan sözler pompalıyorlar.
İpe sapa gelmez sözlerle rakiplerine kara çalıyorlar.
Neden?
Milletin aklını bulandırarak onları aldatmak için.
Vatandaşın aklını doğru olmayan sözlerle kirletmek, insanlığa kötülüktür.
Ekonomi, adalet, eğitim, üretim ve ahlak Türkiye’de her alanda çürümüşlük var.
Önce ahlak ve maneviyat diyerek iktidara geldiler, ne ahlak kaldı, ne de maneviyat.
Hala o makamlardaysalar ve hala konuşacak yüzü kendilerinde bulabiliyorsalar; bu muhalefetin kabahatidir.
Sırf milleti aldatmak için siyasi rakiplerine alçak, namussuz, terörist diyecek kadar çirkinleşenlere anladıkları dilden hitap edilir.
Türkiye’de hakkında ortaya atılan bin bir iftira ve yalanlarla en çok itibar suikastına uğrayan kişi de Kemal Kılıçdaroğlu’dur.
Kılıçdaroğlu’nun yerinde bir başkası olsaydı bir laf eder de rezil oluruz diye düşünerek konuşurken dikkat etmek zorunda kalırlardı.
Ve ben dahil milyonlarca kişi her kuşun yetmez haklıymışlar şeklindeki sözlerle atalarımızın kulaklarını çınlatıyor olurduk.
Demokratik Atatürk Cumhuriyeti’nin bu bataktan çıkması için Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevi bırakması yeterlidir.
Cumhuriyet’i savunacak milyonlar var bu ülkede.
İktidar partisine oy verenlerin yüzde 70’i de Cumhuriyetçidir.
Cumhuriyet karşıtlarının oy oranı yüzde 10’u bile bulmaz.
Seslerinin çok çıkıyor olması da iktidardan aldıkları cesaretten dolayıdır.
Ant olsun ki Cumhuriyet’i yaşatacağız.
Emperyalistlerin kuklası gibi hareket edenlere yedirecek bir Cumhuriyetimiz yok bizim.
Bu sözüm tarikat ve cemaat gibi yapılarda vatana ihanet içerisinde olanlaradır.
Atatürk olmasaydı, vatan kurtarılmaz ve bu topraklar Türk’ün olmayacağı için ezan değil, kilise çanı sesi duyulurdu.
Ve sizlerin adı da Hans ve George olurdu.
Aklınızı başınıza alın ki bu vatanı kurtaran kahramanların torunları aklınızı almasın!
Atatürk ne demişti? Cumhuriyet’i bizler kurduk, sizler yaşatacaksınız.
Ant olsun ki yaşatacağız.
Umut dolu, bir o kadar da iç karartıcı satırlara gülümsetecek bir şaka ile son vereyim: Askerlerle birlikte, Temel bos bir arazide mayın olup olmadığını kontrol ediyorlardı.
Havadan düşman uçakları geçmeye başlayınca komutan emir verdi:
- Hemen herkes donunu indirsin ve yüzüstü yere yatsın. Böylece uçaklar burayı kabak tarlası sanıp devam eder giderler!
Bunun üzerine Temel:
- Komitanim, sirtüstü yatsak da, hiyar tarlasi sansalar olmaz mi?