Hiçbir şey sürekli birisinin istediği gibi sonuçlanmaz.
Zamanı gelince her şey sorgulanır ve anlayanlar, anlamayanlara günü geldiğinde anlayamadıklarını anlatırlar.
Bu sebeple; gücü ve erki belirli bir süre elinde tutan insanlar önemli günlerin geleceğini bilerek yaşamalılar.
Ve elindeki silgisini kullanırken; sildiği insanlara bir gün ihtiyaç duyacağını unutmadan sürdürmeli hayatını.
Siyasete sıfırdan başlayan ve çizgisini hiç bozmadan devam edenler akademik kadrolarda yetişenlere nispetle daha başarılı oluyorlar.
Bunun birçok sebebi olduğu gibi en önemli nedenlerinden biri akademik şahsiyetlerin siyasal iletişim konularında zayıf olmaları.
Teşkilatçılık çok önemli meziyetler gerektirir.
Siz iyi bir hatip olabilirsiniz, öğrencilerinizi ya da mahiyetinizde bulunan kişileri kurduğunuz akademik cümlelerle etkileyebilirsiniz ve bu çok doğal bir şeydir.
Çünkü onların sizi dinlemekten başka çareleri yoktur.
Oysa siyaset de durum böyle değildir.
Sizi dinleyenler sizi sorgularlar.
Yanlışınıza dur deme imtiyazları vardır.
Sertleşirler, seslerini yükseltirler.
Çok kızdırırsanız ya oy vermez, ya da sandığa gitmezler.
Bu sebeple siyaseti iyi bilenler tüm bu olasılıkları düşünerek sizinle iletişime girerler.
Yoksa hem başarılı, hem de uzun soluklu olmaları mümkün değildir.
Şimdi bu konuyu köşeme neden taşıdığıma geleyim.
Son seçimde CHP hiçbir şey yapmasa dahi sadece Ak Parti’nin yaptığı hatalar sebebiyle müthiş bir başarı elde etti mi? Etti.
Yıkılmaz denilen kaleler yıkıldı.
Peki, Ak Parti ekonominin dışında seçmeni olumsuz etkileyen ne hatalar yaptı?
-Akademik kariyeri yüksek şahsiyetlerle sahayı doldurdu. Yani siyasal iletişimi sıfır olan, vatandaşla gönül bağını kuramayan, kendisini dinlemek zorunda gördüğü vatandaşla öğrencisi ya da himayesindeki memurlarla iletişim kurduğunu zanneden şahsiyetlerle indi sahaya.
-Yanındaki il ya da ilçe başkanının bölgenin hassasiyetleri konusundaki ön ikazlarını gayri ciddi ve üstten bakışla dikkate almayarak, ben bilirim havasıyla sadece vatandaşı değil teşkilatları bile iğreti edecek kibirle sahada beyhude zaman geçirdiler.
-Daha teşkilatın, teşkilatçılığın ”T” sini bilmeyenler önüne verilen akademik (!) anket sonuçlarına göre aday belirlenmesinde rol alarak seçilme şansı düşük adaylara hiç sorgulamadan göz yumdular.
-Teşkilatçılığın değil, memleketçiliğin dik alasını yaparak kendi hemşerileriyle boy gösterdiler. Hem şımardılar, hem de şımarttılar.
Çok şeyler yazılır daha.
Bu kadarla geçiştirilecek kadar basit de değildir bu konu.
Her başarısızlığı teşkilatlara yükleme kolaycılığından vazgeçmedikçe de başarısızlıktan bile başarı hikâyesi yazmaya çalışanlar ancak kendilerini tatmin ederler, kandırırlar.
Bu kadar köklü bir yapıyı kim aldattı, kökünü kim kazımaya çalıştı dersiniz?
Son 10-12 yılda il siyasetini teslim ettiklerinden başlayan bu ağır ağır tükenişin kimse farkına varmadı mı acaba?
Onu disipline, bunu dışlamayla teşkilatın altına mayın döşeyen şahsiyetlere neden kimse dur demedi?
O halde şimdi oturup düşünülmeli; bu kadar insan neden birer birer yok olup gittiler, gidiyorlar?
Çok düşünmeli...
Hem de çok.
Yeniden öze dönüş olur mu derseniz…
Olur… Olur ama…
Çok düşünülmeli, çok çalışmalı, hesap sorulmalı.
Hem de ne hesap.
Kalın sağlıcakla.
Son Dakika
Tümü
Siyaset
2024-11-20 22:51:00
Gündem
2024-11-20 21:17:00
Gündem
2024-11-20 20:03:00
Gündem
2024-11-20 19:49:00
İş Dünyası
2024-11-20 19:28:00
Lig Tablosu
Hava Durumu
Bizimde köşe yazınıza destek amaçlı bir yorum yapmak için Şu yorum sayfanızı bir elden geçirin 2 satır yazı yazamadık
Noksani bile var.imzami atarim bu yazinin altina
Konuyu çok güzel kaleme aldın efsane başkan, bunu şahsi hedefine ulaşmak için bürokrat akla teslim olan siyasiler anlamaz göremez. %45 lik sonucu %60-65 gösteren beslemeli anket firma sonuçları ile Ankara’yı manüple edenler STK ları dinlemeyen fitne& fesatçıları dinleyenler hesap vermeli. NOKTA.