Hatta “En büyük benim, ben ne dersem o olur, her şeyin iyisini ben bilirim” havasına girenlerde var.
Aslında ortam benim gibi düşündüğünü söylemekten hiç çekinmeyen biri için çok müsait.
Çok sert yazılar yazarak ilimizde geniş bir kesimin takdirini de kazanabilirim.
Ama vefa duygusu ağır basıyor.
Bu yüzden şöhreti elimin tersiyle itiyorum.
Son yıllarda söylemleri ile eylemleri arasında yaman çelişki olan bir gazeteci büyüğüme kızıyorum, ama kıyamıyorum ve bu yüzden de yazamıyorum!
Neyse gelelim bu yazının başlığında yer alan kişiye;
Ömer Polat’la kişisel bir sorunum yok.
Gerçek Kocaeli’yi kurmadan önce kendisiyle sık sık görüşürdük.
İyi bir insandır, özellikle sağlıkla ilgili konularda çok hassastır.
O’na birinin hasta ve yardıma muhtaç olduğunu söyleyin hiç düşünmeden gereğini yapar.
Hatta hiç üşenmez kalkıp hastaneye bile gider.
Yanlış anlamayın ben hasta oldum da Polat ziyaretime gelmiş falan değil.
Bu sadece örnek; tanık olduğum bir durum.
Bu köşeyi takip edenler bilirler; daha önce Ömer Polat’ın dünden bugüne hayat hikayesine de yer vermiştim.
Ömer Polat’la ilgili gerçekleri yazdığım için pek çok kişiden tebrik telefonları almıştım.
Ömer Polat’ı çocukluğundan beri tanıyanlar bile “O yazının altına imzamı atarım” şeklindeki sözlerle beni kutlamışlardı.
Ömer Polat bu köşe yazısından sonra kendisine hakaret edildiğini iddia ederek hakkımda dava açtı.
Yazıya hiçbir itirazı yoktu, sadece okuyuculardan gelen birkaç yorumda hakaret olduğunu iddia ediyordu.
Bu dava sürüyor sonucunu da herkesle paylaşacağım.
Defalarca hakim karşısına çıktım, ama hiç ceza almadım.
Her davadan beraat ettim.
Bu durum bile asılsız iddialarla kimseye iftira atmadığımın çok açık bir kanıtıdır.
Ömer Polat o yazıdan sonra beni aramadı, arayamadı.
Eğer haksız bir suçlama ile karşı karşıya kaldığını düşünseydi arardı ve kelimelerle de dans ederek kendini savunurdu.
Ama öyle yapmadı fısıltı yoluyla beni iftiracı ilan etti!
AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık’ta bu tuzağa düştü.
Fikri Işık yaklaşık 1 yıl önce telefonla yaptığımız görüşmede Ömer Polat’la ilgili yazıyı kastederek beni dedikoduculukla itham etti.
Çok kırıldım ve o günden beri Fikri Işık’la görüşmüyorum!
Oysa Fikri Işık’ı ağabeyim gibi severim.
Hala da seviyorum, ama kırıldım!
Dedikodu ile hareket etmeyeceğimi en iyi Fikri Işık’ın bilmesi gerekirdi.
Ama anlaşılan Fikri Işık beni tanıyamamış, başkalarıyla karıştırmış!
Ömer Polat yüzünden Fikri Işık’la görüşmüyorum.
Fikri Işık’la aramızı Ömer Polat bozdu!
Büyükşehir Belediyesi Başkan Danışmanı Ömer Polat kimi, kime kırdıracağını iyi biliyor.
Parti içerisinde olduğu kadar, parti dışında mesela medya düzeyinde bile dengeleri çok iyi gözetiyor ve fısıltı yolunu çok iyi kullanıyor!
Aksi halde şimdiye kadar 50 kere görevden alınırdı, tüm olumsuzluklara rağmen görevde kalmak her babayiğidin harcı da değildir.
Başkan Karaosmanoğlu’nu bazı gazetecilere yaklaştırmak için olağanüstü çaba gösteriyor.
Bazılarından da uzak tutuyor.
Ben Karaosmanoğlu’nu severim, birazda kabahat bende hiç aramıyorum sormuyorum ve ortalarda görünmüyorum.
Dolayısıyla bu yüzden Ömer Polat’ta rahat hareket ediyor!
Sürekli birilerini rahatsız etmek ya da yakınlaşmak gibi bir saplantı içerisinde olmadığım için bende çok rahatım!
Bir dip not;
Ben düşmanıma bile iftira atmam.
Sadece Ömer Polat’ın dünü ile bugünü arasındaki farkı dile getirdim.
Eğer Fikri Işık dünü bilmiyorsa, o zaman bir bilene sormalıdır!
Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır!
Sevgiyle kalın!
Ömer Polat’ın yaptığına bakın!
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.