Biliriz ki; bazen kıyasıya direnç bazense tesadüfler ilkleri yaşatır.
Ders vermek için günlerce kafanızı yorduğunuz bir kişiye tesadüflerle öylesine dersler verirsiniz ki siz bile şaşırırsınız buna.
Elbette bu şekilde bizimde aldığımız dersler vardır ve olacaktır da.
Yaşadığımız müddetçe hayatın bütün cilvelerine hazırlıklı olmalıyız.
İnsanlar sadece kendileri için doğmazlar.
Bir parçamız yaşadığımız topraklara, bir parçamız ailemize, bir parçamız dostlarımıza, bir parçamız topluma aittir.
İnsan kişiliğini korumayı ve kendine özgü biçimde yaşamayı başarırsa topluma önder olabilir.
Düşünen bir varlık olduğunu, üretebildiğini, farklı düşünce ve üretebildiklerini de hayata geçirecek erdem ve cesaretinin olduğunu kanıtladığı müddetçe diğer insanları etkileyebilir ve onlara rehberlik yapabilir.
Siyasi olduğum ve siyasi yazılar yazdığım için aleyhimde olan insanların hakkımda farklı yorumlar yapması beni hiç etkilemiyor.
Bazen yazdıklarımı ve eleştirilerimi hayatın içinde kendimde yaşamış oluyorum fakat bu yazdıklarımla çeliştiğim anlamında algılatılırsa işte ona biraz üzülüyorum.
Bir süreç yaşadım ve artık aynı stresleri yaşamamak için siyasete yazılarım dışında ara verdim.
Beklediğim, gününün gelmesini arzu ettiğim kişilere ve böyle bir zaman dilimine hazırlıyorum kendimi.
Bu arada birçok kişinin kaleme almadığı konulara değinerek körü körüne siyaset etmemenin gerekliliği hakkında düşüncelerimi ve tecrübelerimi beni takip edenlere aktarıyorum.
Topluma ait parçamız bu şekilde görev yapıyor.
Ziyaretime her gün hem kendi siyasi görüşümde olan hem de farklı görüşleri olan dostlarım geliyor.
Hem ilçemizin hem de Kocaeli’ mizin siyasi durumu, hizmetler, seçimler, yapılanlar, yapılmayanlar, ne oldular, ne olacaklar gibi pek çok hususta bilgi alışverişinde bulunuyor, bazen de hoş polemiklerle tartışıyoruz.
İlçe ilçe değerlendirmeler yapıyor ve olası aday adaylarının artı ve eksilerini değerlendiriyoruz.
Teşkilatlarda görev yaptığım kardeşlerimden, vefalı siyasi dostlarımızdan telefonlar alıyorum, sıkça çay sohbetlerimiz oluyor.
Fikrimi sorduklarında alınıp alınmayacaklarına, bekledikleri cevapları vermemek pahasına da olsa kendilerine dürüstçe cevaplar veriyorum.
Dışarı yansıtmak istenmese de üst kurulların bir araya geldiği toplantılarda yazdıklarım hakkında kimlerin neler konuştuğunu işitiyorum.
Tedirgin olanların ruh yapısını iyi bildiğimden neden öyle davrandıklarını da anlayabiliyorum.
Kolay değil, insanlar eski arkadaşlarıyla bir araya getirilmemek için büyük baskı altındalar, izlenme endişesiyle ve yaftalanma telaşıyla sindirilmiş durumdalar.
İtibarsızlaştırma politikasının bir tarafını böyle kullanmayı tercih edenler aslında kendi itibarlarının nasıl yok olup gittiğinin farkında değiller.
İnsanlar sizi mecbur kaldığı için dinleyebilir, kafa sallayabilir fakat sık sık yemek zorunda kaldığınız sözlerinizin artık hiçbir hikmeti harbiyesi kalmamışsa bu sizin itibarınızın azaldığı anlamına gelir.
Bizim sözümüzün artık dinlenmemesi kadar normal bir şey olamaz.
Çünkü siyasi yerimiz işgal altında fakat eğer pür dikkat ve gözleri fal taşı gibi açılarak dinlenmesi gerekenler dinlenmiyorsa bunun sebebi;“sözünün hikmetinin” kalmamasındandır.
Kıyasıya direnç gösterdiğimiz dönemlerden çok tesadüflerle başladığımız bu köşe yazarlığımızda ilkleri yaşamış olmaktan ayrı bir mutluluk duyuyorum.
Daha önce sadece kendi siyasi düşüncemize yakın insanlarla irtibat kurarken şimdilerde her siyasi düşünceden insanlarla bir araya gelebiliyor ve aslında birbirimizi ne kadar yanlış anladığımızın farkına varıyoruz.
Tıpkı darbeden sonra ülkücü ve sol fraksiyondaki insanların aynı mekânda bir araya geldiklerinde birbirlerini anlamaya başladıkları gibi.
Yazımın başında hayatın bütün cilvelerine hazır olmalıyız dememdeki kasıtta budur.
Kırmızı çizgilerinizin dışında kalan herkesle, herkesimle bir araya gelmelisiniz.
Ön yargısız, savunduğunuz fikirlerinizi dayatmaya çalışmadan, herkesin ne demek istediğini anlamaya çalışarak, vermeniz gereken mesajları korkmadan ve
keyfe dayalı anlayışla vermeye çalışmadan, yıkmak için değil imar etmek için eleştirmeyi ilke edinerek, kalmaması gerekenlerin gitmesinin sebeplerini iyi
ifade ederek ve en önemlisi tüm bunları yaparken kişiliğini korumayı ve kendine özgü biçimde yaşamayı başararak yaşamalısın.
Seni anlamayanların ne dediğine aldırmadan senin anlayabilenlerin sadece gözlerine değil kalbine de bakarak konuşmalısın tüm gerçekleri.
Bazen diğerlerinden görmediğin vefa duygusuyla dilin lal olacak gözün görmez fakat kalbin sana şunu söyleyecek; Ben yaşayan varlığım, kalbim kırıldığı kadar darılacağım, gönlüm hoş edildiği kadar mutlu olacağım, cesaretim olduğu kadar direneceğim ve ne yapıp yapacağım bu hayatı herkesle birlikte paylaşacağım.
O zaman herkes bana, bende herkese hazır olmalıyım.
Herkes hazırsa, bende hazırım.
Kalın sağlıcakla.
Herkes hazırsa, bende hazırım!
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.