Sorum ilginç gelmiştir, tahmin edebiliyorum.
Vatandaş olduğumuza göre neden hemşehri olarak seçimlere hazırlanmalıyız? Diye sorgulayacaksınızdır.
Bizlerde siyaset yaptık ve tüm seçimlerde seçmenimizin tercihini yaparken genel siyasette güçlü olduğumuz yönlerimize ve güçlü liderimize göre tercihlerini yapmalarını sağlamak maksadıyla politikalar ürettik.
Oysa yerel seçimlerin seçmeni “vatandaş” değildir,” hemşehridir”.
Bizler bu seçimlere hemşehri olarak hazırlanmalıyız ve artık şehirlerimize sahip çıkmayı öğrenmeliyiz.
Siyasi kararlarımızı verdiğimiz genel seçimlerin aksine mahalli kararlarımızı vereceğimiz yerel seçimler doğrudan bizi ilgilendiren, evimizin, sokağımızın, mahallemizin düzeni ve gelişmesiyle, daha iyi hizmet almamızla ilgilidir.
Çünkü yerel seçimlerde vereceğimiz karar ülkemizin kaderini doğrudan ilgilendirmiyor; park, kaldırım, aydınlatma, ulaşım, kanalizasyon, pazar, çevre, çöp, cenaze gibi meseleler bizzat bizi ve bizim yaşadığımız şehrimizi kapsamakta.
Mahalli yönetimlerde tercihimizi yaparken mahalli siyaset, ülke yönetimi tercihimiz yaparken de milli siyaset tercihi yapmalıyız.
İşte bu sebeple hemşehri olarak yerel seçimlerle daha yakından ilgilenmeli, kimleri niçin seçeceğimiz hakkında daha etraflıca bilgi edinmeliyiz.
Mevcut başkanların devamından yana tercihini kullanan siyasi partilerin hemşehri olarak bizim duyduğumuz memnuniyet sebebiyle mi bu kararı alıp almadıklarına çok dikkat etmemiz gerekir.
Yani merkezde bizim memnuniyetimiz olmalı.
Yok, eğer yeni bir aday belirlendiyse o halde bizlerde bu adayın yukarıda sıraladığımız hizmetleri yapabilecek kabiliyette ve akli yapıda olup olmadığına bakmalıyız.
Bunu hangi ölçüye göre belirleyeceğimize geçmeden önce bir önemli kısmı daha dile getirelim.
Yerel seçimlerle ilgili en büyük hatamız bu seçimleri sadece “Belediye Başkanı” seçimi olarak algılayıp meclis üyelikleri aday listelerini iyice incelemeyip üzerinde uzun uzadıya düşünmememizdir.
Oysa, Bir belediye başkanını çalıştıran en önemli organ meclis üyeleridir.
“Bizim partimiz, bizim başkanımız kazansın, önemli olan seçim kazanan tarafta yer alan seçmen veya vatandaş olmamdır” düşüncesiyle hareket etmemizin 5 yıl boyunca bizi, yakınlarımızı, kent insanını ve şehrimizi ne zor duruma düşürdüğüne hepimiz şahit oluyoruz.
Meclis üyeleri meclisteki tutum ve davranışlarıyla; ya şehrine hizmet ederler ya da başkanın payandası olarak ona hizmet ederler.
Bir siyasi parti toplumun tüm kesimlerini kapsayacak, hemşehrisi lehine kararlar verebilecek, yaşadığımız şehre yeni hizmetlerin gelmesini sağlayabilecek, dürüst, olgun, makul, inandırıcı ve kafası yukarda olmadan dibindeki kuyuyu görebilen temsilcilerini belirlemeli ve bu özelliklere sahip olmayan bir meclis yapısıyla karşımıza çıkmamalı.
Eğer bu sorumlulukla davranmıyor ise bizlerde meclis üyelikleri oylarımızda mutlaka tercih değişikliği yapabilmeliyiz.
Bu şehirlerde biz yaşıyoruz ve bizi yönetecek başkan ve meclis üyelerini biz belirliyoruz.
Yani, 5 yıl rahat, huzurlu, temiz, barışık, gelişmiş ve sorunsuz bir şehirde yaşamak için çok önemli bir karar veriyoruz.
Bu kararımızın ülke siyasetiyle hiç mi hiç ilgisi yok ve doğrudan beni, seni, annemizi, babamızı, evlatlarımızı, evimizi-barkımızı, sokağımızı, caddemizi, kısaca bu şehirde yaşayan tüm hemşehrilerimizi ilgilendiriyor.
Vereceğimiz karar ciddi bir karar ve vebali büyük olduğundan gelişmeleri çok iyi izlemeliyiz.
Uzunca bir zamanımız olduğuna göre bu günden kendimizi “hemşehri” sorumluluğuna adapte etmemiz gerekiyor.
Öyleyse bu seçimlerin özünü siyasi düşüncelerimizle değil; yaşadığımız şehrin sorumlusu olan “hemşehrilik” ışığıyla aydınlatmalıyız.
Şimdi gelelim yukarıdaki sorumuzun cevabına.
Belediye başkanı nasıl olmalı?
Tarafsız olmak için kendi fikirlerimden soyutlanıp Aksiyon dergisinin bu konudaki bir yayınını sizlerle paylaşıyor ve kararınızı verirken bu ölçülerde bir başkana mı sahibiz veya seçeceğimiz yeni başkanda bu vasıflar var mıdır-yok mudur? Sorusunun cevabını sizlere bırakıyorum.
BELEDİYE BAŞKANI NASIL OLMALIDIR?
• İnsanı yaşat ki devlet yaşasın felsefesini özümsemiş olmalı.
• Bilişim teknolojilerini yakından takip etmeli.
• Değişimi ve dönüşümü sadece takip etmemeli, bizzat gerçekleştirmeli.
• Toplumsal gelişmelere duyarlı olmalı.
• Demokratik kültüre sahip olmalı.
• Katılımcılığa açık olmalı, ‘ben’ değil, ‘biz’ demeli.
• Şeffaflığı sağlamalı. Sorulmadan hesap vermeli.
• Başarılı yöneticilik deneyimi olmalı.
• Bir vizyona sahip olmalı ve bunu kentiyle paylaşmalı.
• Stratejik Planlama ile çalışmayı bilmeli.
• Performansını halkının değerlendirmesini istemeli.
• Gelişmeye ve yeniliğe açık bir ekibe sahip olmalı.
• Spor, sanat, tiyatro, sinema, müzik ve kitap dünyasını yakından takip etmeli.
• Bir kenti yönettiğini bilmeli, ayrıştırıcı değil birleştirici olmalı.
• Medeniyet havzasının koordinatlarını bilmeli.
• Sosyal diyaloğa ve iletişime açık olmalı.
• Pratik ve üretken olmalı.
• Hizmet etmeyi sevmeli. Enerji dolu olmalı.
• Cesur, mütevazı ve sabırlı olmalı.
• Kendiyle, kentiyle, kimliğiyle, kültürüyle ve ülkesiyle barışık olmalı.
• Kendini değil, halkını düşünmeli.
• Sivil Toplum Kuruluşlarını önemsemeli.
• Zanlar ile değil analiz yaparak değerlendirmeler yapmalı.
• Yaptığı yanlışları kabul etmeli ve düzeltmeli.
• Kendisini haklı göstermek için yalan beyanlarda bulunmamalı.
• Güven telkin etmeli. İkiyüzlü davranmamalı.
• Dürüst ve adil olmalı.
• Dini inanç ve yaşantısını siyasete alet etmemeli.
• Mazeret değil çözüm üretmeli.
Birkaç önemli gördüğümüz maddeleri de biz ekleyelim.
• Müteahhitlerle dost olmamalı.
• Meclis üyelerinin fikirlerine saygı duymalı, aşağılamamalı.
• Maaşına razı olmalı, yan şirketlerden aylık almamalı.
• Harcamalarını cebinden yapmalı.
• Teşkilatları, dernekleri, spor kulüplerini kendine esir etmemeli.
• Beline sahip olmalı. Ahlak kurallarına uymalı.
• Küfürbaz, palavracı, patavatsız olmamalı.
• Kimseye iftira atmamalı.
• İnsanları birbirine düşürecek soytarılıklar yapmamalı.
• Fakir-Fukaranın hakkını kendi reklamını yapan kişilere peşkeş çekmemeli.
• Sadece Boza içerken değil vefanın erdem olduğunu sürekli hatırlamalı.
• Kahpelik yapmamalı, insanları arkadan vurmamalı.
• Başkan yardımcıları, müdürleri, amirleri ayda bir değiştirip zulüm yapmamalı.
• Durup dururken işçileri ekmeksiz bırakmamalı.
• Birilerine; Baca, masa, sandalye, çevre düzenlemesi, kamelya değil vatandaşına hizmet üretmeli.
• Eğer rahatsızsa tedavi görmeli, kimseye rahatsızlık vermemeli.
Benim aklıma gelenler bunlar.
Eminim sizinde düşündüğünüz ve belediye başkanında görmek veya görmek istemediğiniz birçok özellikler vardır.
Önümüzdeki seçimlere kadar bolca vaktimiz olduğuna göre yüksek sorumluluk sahibi bireyler olarak; olumsuz davrandığına inandığımız başkanların yeniden aday olmaması ve arzu ettiğimiz prototipte bir insanın belediye başkanı olması, mükemmel bir meclis yapısının oluşması için şimdiden kollarımız sıvamalı ve “hemşehrilik” görevimize bu günden başlamalıyız.
Kalın sağlıcakla.
Not: Yazılarımın alt kısmına yorum yazan bir-iki arkadaşın asıl niyetlerini çok iyi bildiğimden cevap vermiyorum. Verecek cevabım olmadığından değildir, bunu bilmeleri isterim. Lafa bakıyorum laf mı diye, birde yazana bakıyorum …… diye. Bu yüzdendir suskun kalmam. Zaten duyarlı kardeşlerimiz gerekli cevabı veriyorlar. Kendilerine teşekkür