Sebebi taraf olmaması gerekenlerin taraf olması ve yenilginin verdiği psikolojiyle kabullenme sancıları yaşamaları.
Bu döneme kadar hemen tüm ilçelerde iki listeli kongreler yaşanmıştı, fakat ne kafa göz yarıldı ne yükselen sesler oldu.
İl kongreleri hep tek listeli oldu.
İki listeli geçeceğini gördüklerinde geldiler iki tarafı da ikna ettiler ve uzlaşmayla(!) işi çözdüler.
Geçtiğimiz Pazar günü yapılan Saadet Partisi kongresinde demokrasi açısından utanç verici görüntüler ortaya çıktı.
Parti içi demokrasinin ayaklar altına alındığı çok olaya şahit oldum, fakat bir il başkanlığı seçiminde aday olan kişinin listesinin okunmadığına, kongrede konuşmasını yaparken mikrofonun fişinin çekilmesine ilk kez tanık oldum.
Milli Görüş Hareketi'ne emeklerini asla göz ardı edemeyeceğiniz bir il başkan adayının Genel Başkan tarafından elinin sıkılmaması da hiç hoş bir davranış değildi.
Bu tavır Saadet Partisi'ne ve kongre salonuna il başkanı olarak giren Sinan Ejderoğlu'na hiç mi hiç yakışmadı.
Hele hele Sayın Kamalak’a hiç yakışmadı.
Bir gerginlik bekleniyordu, fakat insani değerlerin ön planda tutulduğu iddiasıyla her zaman farkını hissettirmeye çalışan bu camiada böylesine nefret kokan atmosfer hiç beklenmiyordu.
Fatih Erbakan’ın izlerinin aleni şekilde görüldüğü bu kongrede kaçınılmaz sonun keşfedilip uzlaşı(!) kılıcının çekilmesi ve nefretin kolunun kanadının daha önceden kesilmesi daha akılcı olurdu.
Mehmet Aras’ ın şahsında Genel Merkeze verilen bu net mesajdan sonra taşların yerinden oynadığı ve artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı , bu hareketliliğin hız kesmeden devam edeceği çok açık.
İstifa etmesi gereken ilçeler istifa edecek mi?
Ve aslında istifa etmeleri gerekiyor mu?
Mehmet Aras hepsini kucaklayarak gerilimi derhal sonlandıracak mı?
Genel Merkez kongreyi yok sayıp kayyum atayacak mı? Gibi bir sürü sorular sorulabilir.
Ancak sonuca etki yapacak tek merci genel merkez olduğuna göre bence en can alıcı soru; parti içi demokrasi işleyecek mi?
İnşallah ve umarım işler.
İşlemesi gerekir.
Siyasete Genel Merkez müdahaleleri artık sonlanmalı.
Delegelerin vicdanına ve iradesine itimat etmeyen hiçbir parti siyaset arenasındaki yerini müdahalelerle sağlamlaştıramaz.
Bu büyük partinin parçalara bölünerek küçülmesinin sebepleri artık ortadan kalkmalı ve vatandaşın önem verdiği demokrasi anlayışı partide sistem olarak kalıplaşmalı.
Bunu başaramazlarsa yazık olur.
Tabii yeni il başkanı Sayın Mehmet Aras’ a da çok iş düşüyor.
Delege tarafından seçilen il başkanı olarak yine delegeler tarafından seçilmiş olan fakat kongrede taraf olan tüm ilçe başkanlarına bir ağabey şefkatinde sarılmalı ve takımı büyük bir hızla yerel seçimlere hazırlamalı.
Bu zor değil.
Mehmet Aras bunu başaracak samimiyette ve siyaseten çok dolu bir şahsiyet.
Partinin yönünü yerel seçimlere hızla çevirirken kaliteli bir yansıtım hazırlamalı ve farkını derhal kent kamuoyuna hissettirmeli.
İl yönetiminde benimde yakından tanıdığım çok değerli arkadaşlar var ve ümit ediyorum ki kent siyasetine de yeni bir soluk kazandıracaklar.
Ses getiren kongrenin stresinden çabuk sıyrılan ve muhalefet vazifesini farklı tarzıyla icra eden bir il başkanı ve yönetiminden beklentisi olan kent insanları var.
Umarım bunun farkındadırlar ve en güçlü göründükleri Kocaeli’ de eksik kalan bazı yönleri tamamlayarak körü körüne muhalefet değil vatandaşın arzuladığı dozda ve etkinlikte kent insanına ve siyasetine faydalı olurlar.
Bu ders alınması gereken bir kongre oldu.
Müdahalelerin vicdanlarda cezalandırıldığı…
Parti içi demokrasinin işlevsel hale gelmesinin gerektiği…
Ve en önemlisi; korkunun ecele faydasının olmadığı.
Sayın Aras’ı cesaretinden ötürü kutluyorum.
Umarım cesareti birilerine de örnek olmuştur.