Ziyaretçilerimde Allah razı olsun bir hayli fazlaydı.
İhraç edilmek üzere disipline gönderilmemden sonra dostlara bakış açım bir kez daha değişti.
Sahiplenmek, desteklenmek, moral ve enerji vermek için aranıp sorulmak güzel bir duygu ve özellikle böyle ortamlarda çok sahici.
Herkese teşekkür ederim.
Basında görev yapan arkadaşlar demeç almak için aradılar.
Elimden geldiği kadar incitmeden ve incinecek duruma düşmeden yardımcı oldum kardeşlerime.
Bu arada ön yüzüyle birlikte 4 sahifeden oluşan savunmamı hazırladım.
20.02.2013 Çarşamba günü Saat 14.00’ da teslim etmek üzere il binasına gideceğim.
Çok değerli kardeşim ve Gerçek Kocaeli'nin Genel Yayın Koordinatörü İdris Çelebi'nin de köşe yazısında bahsettiği olumsuz bir davet süreci yaşamış olsak da gerekli düzeltmeler yapılarak 1 gün sonra hakkımdaki iddiaları içeren dosya Disiplin Kurulu başkanımız tarafından bana ulaştırıldı.
Hata insanlara mahsus bir şey.
Hepimiz hata yapıyoruz.
Bende o hatayı büyütüp samimiyetinden emin olduğum Kurul Üyesi arkadaşlarımızın yıpranmaması için meseleyi uzatmadım.
Zaten partiyi birileri bilerek ve zevk alarak gereğinden fazla geriyor, birde biz üstüne tuz biber ekmeyelim dedik.
İddiaları içeren dosyada dile getirilen ve beni “Kesin ihraç istemiyle” disiplin kuruluna kadar götüren suçlamaların maddelerinden şimdilik bahsetmeyeceğim fakat sadece şunu bilin; İddiaların tamamı ama tamamı Gerçek Kocaeli'de yazdığım köşe yazılarım…
Yani düşüncelerimi kaleme aldığım makalelerimden derlenmiş.
Eğer suçumun ne olduğunu bilmek istiyorsanız burada paylaştığım tüm yazılarımı tek tek okumanız ve işinize gelen yerleri kesip biçip zihninizde Eryürek sendromu oluşturmanız yeterli olacaktır!
Yazdıklarım doğruymuş, benim yazdıklarımı başkaları da yazmış, yazılanlardan örneklenmeler yapıp farklı bakış açısı oluşturmuşum.
Benim söylediğimin 10 kat şiddetlisini başka bir parti büyüğüm basında zaten söylemiş falan önemli değil.
Ben yazmışsam disiplin suçu olmuş yani!
Olsun.
Biz onları çok seviyoruz… Bayılıyoruz onlara…
Bu günlerde geçer.
Mahkeme kadıya mülk değildir.
Bugün sen yargılarsın yarın devran döner seni yargılarlar.
Zamanın ali kıran baş kesen Ergenekoncuları bile içerde.
Ergenekoncu da değiliz.
Yüz kızartıcı suçumuz yok elhamdülillah.
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” düsturuyla düşüncelerini yazmışsın, birilerinin zülfikarına dokunmuşsa ne yapalım?
Sen susturmaya çalışıyorsun diye biz susacak mıyız yani?
Disipline edilmesi gerekenler seni disipline veriyorlarsa öp başının üstüne koy.
Onur madalyan senin.
Neyse bu önemsiz konuyu fazla uzatmayalım da bir-iki kelam edelim.
Siyaset o kadar hızlı ki yetişmek mümkün değil.
İbrahim başkanımızı kızdırıyorlar.
Başkanımızı iyi tanıdığımı iddia ederim ve derim ki; O öfke patlamasının ardındaki asıl muhataplar bürokratları ve partinin uç adamlarıydı.
Sinir kontrolünü yapamadı ve büyük hata yaptı eyvallah ama inanın savunmak için yazmıyorum fakat o konutların aslında bilmesi gereken detaylarını bu şekliyle bilmiş olsaydı ve detayının bu denli çapsız olduğunu görebilseydi eminim tepkisi çok daha değişik olurdu.
Ani refleks vermesi gereken bir ortamda savunma güdüsüyle bu tür hatalar yapılabilir.
Ancak ben inanıyor ve umut ediyorum ki; bırakın o söylediği gibi bürokratlarına yeniden ucuz ev yapmayı o Kent Konut’ da ne kadar bu işe karışmış ve içerden bu işleri devşirmiş adam varsa hepsinin zaman içinde defterini dürecektir.
Bu işi içerden kimlerin devşirdiğini, o konutları kimin arkadaşlarına peşkeş çektiğini, organizasyonu kimin faaliyete geçirdiğini isim listesine bakınca ben bile anladığıma göre başkan hayda hayda anlamıştır.
İnşallah yanılmam ve zaman içinde hepimiz görürüz ki o şahsiyetler mutlak ve mutlak başkanı düşürdükleri bu zor durumun hesabını verirler, vermeliler.
Yok, eğer başından biliyordu da böyle davrandıysa o zaman tüm tanımışlığıma sitem ederim.
Zaten o zevat-ı kiramlara hesabı başkan sormazsa O Hâkimler Hâkimi mutlaka soracaktır.
Elbette basına fırça falan çekmenin de manası yoktu. Herkes işini yapar. Asıl dolap döndürenler fırça yemeli.
Eeee, bu dünya böyle.
Sermayenin, dürüstlüğün, samimiyetin, şeffaflığın, adamlığın yeşili kırmızısı olmaz.
Öyle bir imtihan edilirsin ki sorma gitsin.
İki seçeneğin vardır; ya hakkı savunursun ya da batılı.
Sözde değil, özde yaşarsın bunu.
Özellikle kadın ve para konusunda vereceğin imtihan iki dünyanı da ya karartır ya da gül bahçelerinden bir bahçe yapar.
Ben başkanımızın elleriyle büyüttüğü kendi gül bahçesini solduracağına veya başkasının soldurmasına müsaade edeceğine inanmayanlardanım.
Sadece sinirlerine biraz daha hâkim olması ve bu olaya kamuoyunun baktığı vicdan penceresinden bakması yeterli olacaktır.
Yani gül bahçesine bakan pencere tarafından.
Kalın sağlıcakla.
Başkan hepsinin defterini dürecektir!
Yorumlar
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren,
aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya
da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk
içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.