Önce sağlık mı, moral mi? Diyenlere; moral karşılığını veririm.
Zira moralsiz insan sağlıklı bile olsa yaşayan ölü gibidir, mutsuzdur.
Moralini yüksek tutan ve trafik kazası gibi çeşitli nedenlerle tekerlekli sandalyeye mahkum olanlar bile harikalar yaratabilir.
Çalışmayan akıl bakımı yapılıp ekilmeyen kendi halinde boş bırakılmış tarlaya benzer.
Zamanla içinde istenilip arzu edilmeyen yabani otlar kök salarak tarlayı amacından dışarı çıkarıp gayesinden saptırır.
Amacından saptırılmış, özgürlüğü elinden alınmış olan tarlayı en sonunda da yabani otlar esir alıp hükmederler.
Hükmedilen bir akıl ve akıl sahibinden ne kendisine ne de bir başkasına yarar gelir.
Ancak kendine ve etrafına bol bol zarar verir.
Böyle bir akıl ne düşünür ne de düşünce üretir.
Hayatı programlayıp planlayamaz.
Doğrudan ziyade yanlışları çok olacağından yaşadığı hayatı da doğru dürüst anlamlandırıp manalandırarak yaşayamaz.
Hayatı boyunca da aldatılmaktan, aptallık yapıp sürekli zarara uğratılmaktan asla kurtulamaz.
Evet, hayat acımasızdır.
Bu durumun bir faydası da vardır; gerçekleri görmenizi sağlar.
Bana kimse demokrasiden adaletten bahsetmesin.
Bu dünyanın adaleti yok!
Bir tarafta 3 kuruşun hesabını yaparak yaşam mücadelesi verenler.
Diğer tarafta iktidar gücünü kullanarak ballı ihalelerle (ısmarlama) servetlerine servet katanlar.
İktidar partisinde yer alan bazı isimler, kızları ve damatları söz konusu olduğunda onlara yüksek maaşlı iş bulmak için hemen harekete geçer.
Gariban Mehmet efendi de nasihat dinler!
Daha öncede dile getirmiştim; yıllardır medyanın içerisinde yer alan biri olarak, karşılaştığım olumsuzluklar nedeniyle özellikle sağlıkla ilgili pek olumlu düşünemiyorum.
Elimde değil güvenemiyorum!
Kendi halinde etliye sütlüye karışmadan hayatını sürdüren biri olsaydım, büyük ihtimalle her şeyin mükemmel olduğunu sanırdım.
Ne yazık ki değil!
Kuşkusuz kimse mükemmel değildir, fakat sağlık hatada kaldırmaz.
Bir anlık dikkatsizliğin bedeli ölümdür ve ben doktor hatası nedeniyle hayatlarını kaybeden pek çok kişinin haberini de, mesleğim gereği yazmak zorunda kaldım.
Yine anladım ki, doktorların bazıları zamanla duygularını kaybediyor
İnsan hayatı bile söz konusu olsa, keyfinden ödün vermiyor!
Hali vakti yerinde olan varlıklı insanlar hastalandıklarında özel sağlık kuruluşlarına gider ve özel muamele görürler.
Para bol olunca sorun da yaşanmaz!
Yaklaşık iki hafta İzmir’deki özel bir çiftliği telefonla arayıp Golden cinsi yavru köpek siparişi verdik.
Bize geldikten sonra köpeğin kanlı ishal olduğunu öğrendik.
Kanlı ishal hastalığına yakalanan köpeklerin yüzde 80’ni ölüyor.
Yani bize bile bile hasta köpeği göndermişler.
Ama pes etmedik, parayı da sorun etmedik ve küçük köpeği sağlığına kavuşturduk.
Her gün serum takıldı, şırıngayla mama yedirdik.
Şimdilerde bu sevimli hayvan Gerçek Kocaeli’nin faaliyet merkezinde oradan oraya koşturuyor.
Bilindiği gibi aile hekimlerinin yazdığı her kutu ilaç için hastalardan 3 TL para tahsil ediliyor.
İlaç vurgunlarını azaltmak adına böyle bir düzenleme yapıldığı açıklanmıştı.
Diyelim ki ailenizden biri hastalandı, aldınız onu aile hekimine götürdünüz.
Ailenizin hekimi hastanızı evirdi çevirdi, teşhisini koydu ve reçetesini yazmak için masasına oturdu.
Bir kutu, iki kutu, üç kutu, dört kutu, beş kutu, altı kutu...
Yani yazdıkça sizin cebinizden daha çok para çıkacak.
Bu bir bakıma paran yoksa öl demektir.
Paran varsa tedavi ol , paran yoksa musalla taşı.
Aksini iddia edenin aklından şüphe ederim.
Yaşatmayı değil de, ölürse ölsün diyen zihniyeti protesto ediyorum.