Hele kırk yılın başında Kocaeli’ ye bir sebeple gelmek zorunda olan fakat mikrofonu eline aldığında bu kent insanı için yapmadık hizmet bırakmadığını ifade eden cümleler kuran bakanlara iyice takmaya başladım artık.
Sanki vazifeleri değilmiş de lütfetmişler gibi bizim için neler neler yaptıklarını dinlemek artık ağrıma gidiyor.
Koca koca adamlar olarak buraya neden geliyorsunuz ki?
Kentin bütün meselelerini basın gündeme getirmeden siz hemen hallediyorsunuz nasılsa!
Bizi bizden fazla düşündüğünüz için kimsenin ağzını açmasına gerek kalmadan hemencecik bitiriyorsunuz işi.
Yağıyor mübarek sağanak gibi…
Her yer hizmet kaynıyor.
Bu kent insanı mı seçti sizi sanki? Kendi kendinize oturdunuz o koltuklara.
Gel buraya, Gez okulları, sonra da; Şuraya meslek lisesi buraya ek bina…
Lütfettiniz efendim, aslında hiç ihtiyaç yoktu, nüfusumuz artmadığı ve dersliklerimiz yeterli olduğu ve devlet olarak üzerinize vazife olmadığı halde bize dünyaları bahşettiniz… Verin o mübarek elinizi öpüvereyim.
Aaaa, Hastane de mi yapacaksınız… Ne olur zahmet etmeyin… Ne gereği var canım? Biz bunlara müstahak mıyız? Vergi verdiğimiz mi var, Stopaj ödediğimiz mi var, SGK primlerimizi bile ödemiyoruz ki, hatta ödeyemediğimizde faiz bile almıyorsunuz bizden…
Elektrik, su, çevre temizlik, tabela, atık su yüzlerce vergi de ödemiyoruz!
Sahi siz bu paraları nerden buluyorsunuz da bize hizmet ediyorsunuz?
Allah kahretsin… Cebinizden ödüyorsunuz değil mi?
Bak bak bak, ne işler açtık başınıza.
Üzüldüm ya!
Keşke seçilmeseydiniz dimi!
Otursaydınız çoluk çocuğunuzla…
Tamam, söz; Bir daha seçmeyiz.
Olmaz mı?
Neden?
Yine mi seçelim?
Hizmet etmek mi istiyorsun?
Parada pulda gözün yok öyle mi?
O kadar seviyorsun bizi yani?
Sen olmazsan her şey durur yani?
Bir daha sırtımızı yerden kaldıramayız dimi?
Ah canım benimmmm… Bizi ne kadar seviyorsun!
Tamam, söz… Şu kredi batağından bi kurtulayım, vergi borçlarımın yapılandırması bir bitsin, SGK faizlerim yakamdan bir düşsün, hanımın bozdurduğum bileziklerini bir tamamlayayım, 1 haftada telefon randevusu alamadığımdan Özel Hastaneye 34 lira ödeyecek param olsun, sizin gibi çocuklarımı özel dershanelere, okullara, yurt dışı mastırlarına bir göndereyim sizinle de ayrıca ilgilenirim.
Söz bak, bunları tamamladıktan sonra seni yine seçerim.
Ben bir Esnaf mıyım, Hem de Türk vatandaşı mı?
Aaaaa, ne akıllı adamsın… Nerden anladın?
Bunların bir de Belediyeci tipleri var.
Bir tane kıçı kırık park yap,
Parka harcadığından fazlasını açılış törenine harca.
Aman Allah’ ım, Valiler, Kaymakamlar, Üst düzey bürokratlar, ilçe kurum müdürleri, teşkilatlar…
Doldur babam doldur… Anlat da anlat… Ye babam ye.
Çok merak ediyorum; Gelişmiş ülkelerde de bu böyle midir?
Bir Park açacağız diye dünyayı ayağa kaldırırlar mı acaba?
Derken, Sosyal Belediyecilik zırvası türedi.
Ne yapıyorsun?
Sosyal Belediyecilik anlayışımız olarak sizleri yazarlarla buluşturuyoruz…
Allah Allah, Sosyal belediyecilik sadece bu mudur?
Ver her gelene 5-10 bin Tl, çak oraya belediye çalışanlarını… Bir de katılma zorunluluğu koy… İstersen katılma!
Ne oldu?
Sosyal Belediyeci.
Ya inanılacak gibi değil…
Adam Engelli Kardeşlerimiz için bir tane tuvalet yapmış, geçmiş tuvaletin başına poz veriyor.
Bir tane engelli rampası yapmış, bütün basın orada.
Gazeteler de şaka gibi bunu yayınlıyor bu ülkede.
Adamlar bizle kafa buluyor, alay ediyor resmen ve bizde balıklama ordayız.
Efendim biz bu hizmetleri daha önce size vermeyenlerden o kadar farklıyız ki bu lütfumuz sizi onore etmeli, sevinmelisiniz, havalara zıplamalısınız…
Bizim gibi aciz insanlara bu kadar lütuf neyin nesi ki?
Bu kadar beyinsiziz dimi?
Hizmete bu kadar aç!
Neyin ne olduğunu bilmeyecek kadar aptal!
Bizi gerçekten böyle görmeseniz böyle davranır mısınız siz?
Objektiflere verdiğiniz pozlardan sonra kamera arkasında nelerin döndüğünü bu millet bilmiyor nasılsa!
Sadece Reklam-Tanıtıma harcadığınız trilyonlarla değil yapılmamış hizmet, bu memlekette aç kalmazdı aç.
Dün aç gezen tanıtım uzmanlarının bu gün oturduğu villaların hesabını nasıl vereceksiniz acaba?
Dün ondan bundan emanet araba alanların bugün son model jiplere binmesini, araç filosu satın almalarını neyle izah edeceksiniz?
Lale festivalleri…
Güzellik yarışmaları…
Fotoğraf yarışmaları…
Kurumların tanıtım kitapçıkları…
Hizmet gezileri…
Gezi yemekleri…
Park Bahçe açılışları…
Ve en sonunda; Sosyal Belediyecilik anlayışı…
Uyusun da büyüsün ninni…
Bandır bandır ye beni,Doyamazsın tadıma.
Haklısınız beyler haklısınız… Kızmamıza ne hacet size…
Biz bunları hak edecek kadar tepkisiziz.
Biz değil mi ki sizin bu lütufmuş gibi yüzümüze çaktığınız cep doldurma taktiklerinizi yiyoruz, siz ne yapsanız haklısınız!
Değil mi ki size DUR diyenlere bunlar YÜRÜÜÜ dediğinizde hala bu millet gidene suç buluyor… Siz ne yapsanız azdır bize.
Allah bizim belamızı versin…
Hak ile yeksan olalım…
Çok aptalız çookkkk!
Bütün bedduaları biz HAK ediyoruz.
Allah size zeval vermesin, Eksikliğinizi göstermesin, Bütün yüce makamları size lütfetsin, İki cihanda siz Aziz olasınız.
Hiç gereği yokken, cebinizden harcayarak ve vazifeniz değilken bize bu kadar lütfettiniz ya…
Size nasıl dua etmeyiz, sonra nasıl yaşarız?
Kusura bakmayın!
Hiç hak etmediğiniz halde sizi üzdük,
Hiç lüzumu yokken başınızı ağrıttık…
Sizce nasılsa; bizim adımız delidir, Ne yapsak yeridir!
Bağışlayın, lütuf sebilcilerimiz.
Kalın sağlıcakla.